Hayatın tuhaf ve çirkin cilvelerini yansıtan bir dizi olay var yine, dünden bugüne.
Bir
yandan İsrail’e sövüp sayarak kahramanlık gösteri yapanların, diğer yandan bu ülkeyle iş tutulmasına karşı
yükselen sesleri bastırmak için hışımla insanların üzerine yürümesi, gerçekten
tarihe geçecek kadar ibret verici.
İki
genç kadın, başlarında türban, ellerinde birer pankart birkaç cümleyi duyurmak
için çırpınıyor. Üç polis, beş polis, on polis, yirmi polis hemen çevresini
sarıyor. Sonra sivil giyimli bir kadın polis giriyor aralarına. Protesto
edenlerden birine tokat atıyor. Bir tokat daha… Erkek polisler tutup, çekiyor
onu… Türbanlı genç kadınlara ters kelepçe vuruluyor.
Sözün
bittiği yerde ise görüntüler gelmeye başlıyor. Göreceksiniz onları da.
Canınız
acıyacak.
Kadının
kadına yaptığından utanacaksınız.
Belki
de şöyle diyeceksiniz, benim gibi:
“Ne
çare. Burası Türkiye!”
SANCAKTEPE “ÖRNEK OLSUN” TÜRKİYE’YE!
Yine
İstanbul merkezli bir garip durum. Yer Sancaktepe. Düne kadar iktidarın kalesi
kabul edilen yerlerden biri. Kale 31 Mart’ta yıkıldı ama yine iktidarın
simgelerinden olan “saray” görünümlü belediye binası, yapıldığı yerde duruyor.
Ekrem
İmamoğlu'nun kampanya direktörü Necati Özkan, yeni seçilen Alper Yeğin’i
kutlamak için Sancaktepe Belediyesi’ne gitmiş ve ardından da “Belediyenin
başkanlık katı 6 bin metrekare. Bir sürü dinlenme odası, jakuzi, yemek odası ve
200 metrekare mutfak var. Bu nasıl olabilir?" falan demiş.
Vay
vay, sen misin “jakuzi” diyen.
Meğer
jakuzi yokmuş.
Fakat
öyle bir ihtişam ve şatafat varmış ki besbelli, keşke jakuzi de eksik
kalmasaymış!
Yine
belli ki, Sancaktepe "örnek olacak" Türkiye'ye ve AK Partili diğer belediyelerle beraber, savurganlığın zirveye çıktığı
manzaralar ardı ardına yığılacak önümüze.
Aslında
şudur mesele…
Bütün
bu sefahat düşkünleri, sefalet çeken onca insan yanı başında dururken, utanmaz mı
insanlığından?
MEMLEKET
“BABASININ ÇİFTLİĞİYMİŞ” GERÇEKTEN!
Bir
de trajikomik bir şey var, dikkatimi çeken.
BirGün'den İsmail Arı'nın haberine göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tespit ettiği ruhsatsız çiftlik için 11 Mart’ta Silivri Belediyesi’ne şu yazıyı göndermiş:
“Silivri
ilçesi Kurfallı Mahallesi’nde başkanlığımız teknik elemanlarınca yapılan
kontrolde yaklaşık 1000 bin metrekarelik konaklama amaçlı yapı, havuzu ve zemin
terası bulunan kafeterya, personel için tek katlı prefabrik evler, jeneratör
odası, güvenlik kulübesi ve home office olduğu görülen tek katlı yapı, ahır,
kümes, golf sahası ve basketbol sahası gibi yapılar tespit edilmiştir.”
Yazıda
gerekli işlemlerin yapılarak, bilgi verilmesi de istenmiş.
Kaçak
çiftliğin adı, pek hoş:
“Daddy’s
Farm”
Hani
denir ya…
“Burası
babanın çiftliği mi?”
Aynen
öyle.
Oranın
adı:
“Babamın
Çiftliği…”
Ya
sahibi?
Gayet
heybetli bir görünüşe sahip olan biri.
Burkina
Faso vatandaşı Mahamadou Bonkoungou.
Heybetli
olduğunu nereden mi biliyorum?
Şuradan…
Yorumlar
Yorum Gönder