SAKALLI, 112, PIRTIK, GARİP VE DİĞER CAN DOSTLARA...


Evde bir kızımız var.

“Dachshund” cinsi, “sosis” diye bilinirler kendileri.

Adıyla gelmişti, Sipsi.

İlk geldiğine yay gibiydi.

Yaşlandı artık.

Kaçınılmaz olarak kilo aldı, sosisti, tombul salam oldu.

Onu çok seviyoruz.

Sokaktaki dostlarını da.

Onların adını bizler koyarız.

Sakallı, 112, Pırtık, Garip… Siyah renkli olanlar ya Arap’tır, ya Kara, ya Kömür.

Üçlü beşli çeteler halinde, sokakları parsellemiştir bu arkadaşlar. Diğer sokakların köpeklerini asla sokmazlar kendi bölgelerine. Sürekli bağırış çığırış vardır. Bazen dalaşırlar. Yara bere içinde kalırlar.

Sadece sokağa domuz geldiğinde birlik oluyorlar. Hepsi birden domuza/domuzlara sarıyor. Tabii uzaktan!

Başka yerlerde de öyle mi, bilmiyorum ama sadece cami hoparlörlerinden ses yükseldi mi, bir süre ulumaya benzer garip sesler çıkarıyor bizimkiler.

Kediler, ayrı bir alem.

Foça’nın her yeri, kedi.

Bizim sokak da öyle.

Sayısını bilmek mümkün değil.

Ciyak ciyak.

Miyaz miyav.

İnsan “Acaba çocuk mu ağlıyor?” diye, karıştırıyor bazen.

Mutlaka doğum sancısı çeken bir kedi var, bir köşede.

Kedilerin çişi fena kokuyor. “Artık alıştık galiba, pek rahatsız etmiyor” desem de, inanmayın!

Madem “sokak hayvanları günü” bugün, yeni belediye başkanlarından “ilk ricam” onlar için olsun.

İnsanların çoğu elinden geleni yapıyor can dostlar için. Suyunu eksik etmiyor, karınlarını doyurmaya çalışıyor.

Fakat ve mutlaka üreme hızlarının kontrol alınması gerekli.

Sokaklarda küpesiz, çipsiz kedi köpek kalmamalı.

Belli bir sayı dışında, hepsi kısırlaştırılmalı.

Aksi halde hem insanlar, hem onlar zarar görüyor.











 

 

Yorumlar