Yeni
seçilen belediye başkanlarını, özellikle de İzmir’in kadın belediye
başkanlarını yakından izlemeye çalışıyorum.
Çünkü
onları önemsiyorum.
Başarılı
olmalarını istiyorum.
Kendilerine
karşı daha hoşgörülü ve sabırlı olmaya özen göstereceğimi ifade etmekten de
çekinmiyorum.
Ayırımcılıksa
ayırımcılık… Yapacağım.
Umudum
gelecek seçimde, İzmir’in 30 ilçe belediye başkanından 15’inin kadın olması.
Daha
mutlu, huzurlu, güzel şehirler için güçlü kadınlara, işin ehli kadınlara,
dimdik duran kadınlara ihtiyacımız var…
Konak
Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’nun meclis toplantısında söylediklerini
dikkat ve tekrar tekrar okudum.
- Borç içinde bir belediyeyiz. Bunu söylemekten hiç yüksünmüyorum. Gerekirse pankart da asacağım.
- Bugüne kadar, çok uzun süre yöneticilik yapmış biri olarak, bir gün bile maaşları geciktirmedim. Bununla da övünen bir insandım. Beni hala maaşların üçüncü günü olup işçilere ödeyemeyen konumuna koyanlara da teessüfümü bildiriyorum.
- Seçim zamanında da tutamayacağım sözleri vermemeye çok gayret ettim. Ben gençlik merkezi yapacağım dediğimde nerede yapabileceğimize baktım. Ne kadar mülkümüz var, neler yapabiliriz, sordum. Evet, beş arsa verilmiş. Bence verilmemeliydi. Geri almak için de elimden geleni yapacağım.
- Büyükşehir’in de meclislerini yıllardır izlerim ve kararlarını da didik didik okurum. Büyükşehir’den tabii ki destek alacağız. Ama siz kongre, kültür merkezinde değil de hizmet binanız için isterseniz o zaman o da yasal olarak haklı konuma düşüyor ve sizden bir şey alması gerekiyor.
Ayakları
yere basan, neyi nasıl yapacağını düşünen, planlayan bir insanın sözleri
bunlar.
Umutluyum
Nilüfer Başkan’dan.
Yine
de şu “gerekirse pankart asacağım” sözüne takıldığımı bilmesini isterim.
Ne
anlama geliyor ki “gerekirse” demek?
Beklenen,
bilinmeyen bir şeyler mi var?
Yoksa
bir yerlere ayar mı verilmek isteniyor?
Benzer
soruları zihinlerde oluşturmaya hiç gerek yok.
Gerekmişse ibret-i alem için as pankartı, olsun bitsin.
Gerisini
belediyeyi bu duruma düşürenler düşünsün!
Yorumlar
Yorum Gönder