Seçimde her yerin, her adayın hayata dair bir hikayesi var. Yeri geldikçe hatırlamak gerekecek bazılarını.
31 Mart akşamı notlarına, şu paylaşımla başlamıştım:
“Seçime katılım oranı son 20 yılın en düşük düzeyinde
gerçekleşecek. Sandığa gitmeyen küskünler en çok hangi partinin seçmeni ise
iline, ilçesine göre 31 Mart’ın kaybedenleri de onlar olacak.”
Nitekim İzmir’deki 3 milyon 459 bin 970 seçmenden, 2 milyon 726 bin 313’ü sandığa gitti. 733 bin 657 kişi ise oy kullanmamayı tercih etti. Bir başka ifadeyle, 2109 seçiminde yüzde 84.31 olan seçime katılım oranı, bu kez yüzde 85.97’ye düştü.
İktidar partisi ise bu düşüşten “en büyük payı” aldı
herhalde.
Yetmedi, çok yerde, çok daha ağır kayıplar yaşadı.
İster “ders” deyin adına, ister “tokat” veya her neyse…
Bunun benzeri 1989 yerel seçiminde Anavatan Partisi’nin
başına gelmişti.
Bir söz vardır. “Yaşananlardan ders alınsaydı, tarih
tekerrür eder miydi?” diye.
Yeri gelmişken, o dersi hatırlamak, hatırlamak gerekiyor
iyice.
Faruk Bildirici’nin zamanında yazdıkları 1989 dönemini gayet
güzel yansıtıyor örnekse…
26 Mart 1989'da yapılan yerel seçimde yürüttüğü kampanya
muhalefete oy vermeyi düşünen seçmenleri tehdit üzerine kurulmuştu. "Eli
kolu bağlı belediye başkanı ister misiniz?" başlığı altındaki gazete
reklamlarında koltukta eli kolu sarılmış belediye başkanı resmedilmişti. Özal
bütün mitinglerde de benzer konuşmalar yaptı. Sürekli, ANAP'ın belediyelerinin
ne kadar iyi çalıştığını anlatıyor, ardından iktidarın kendilerinde olduğunu
hatırlatıyor, muhalefetin kazandığı belediyelerin iş yapamayacağı, çalıştırmayacakları
mesajı veriyordu.
Buna karşı Erdal İnönü'nün SHP'si de "Beş yıl daha
limon gibi sıkılmaya gücünüz var mı?" sloganı altında yürüttü seçim
kampanyasını. Özal'ın kampanyasının baş aktörü eli kolu bağlı belediye başkanı
ise SHP'ninki limondu. Sonunda limon kazandı.
O gece ANAP Genel Merkezi'ndeki yıkımı unutamam. Gecenin
ilerleyen saatlerinde seçimin kaybedildiği belli olmuştu artık. Yanılmıyorsam
Özal yoktu partide. Genel Başkan Yardımcısı Oltan Sungurlu'yu bulduk. Daha biz
"seçim sonuçları" demeye kalmadan yanıtladı bizi:
"Üzerimizden silindir geçti."
1989’da ANAP’ın üzerinden silindir geçmişti.
Ve ondan sonra da siyaseten eridi, tükendi.
Ne dersiniz, yoksa “darısı AK Parti’nin başına” dememi bekler gibi misiniz?
Yorumlar
Yorum Gönder