Şıktı, zarifti asildi. Yarattığı şehri de kendine benzetti, düzen, nizam, intizam içinde inşa etti.
Şu
satırlar, Behçet Uz’u çok güzel anlatır:
“9
Eylül 1922 İzmir’de üç yıldan fazladır süren Yunan işgali biterken, Türk
askerlerini ve Mustafa Kemal’i gözyaşlarıyla karşılayan kalabalıkta genç bir
çocuk doktoru da vardır.
Dr.
Behçet, İzmir İktisat Kongresi’nde İzmir’in kurtarıcısına bir kez daha hayran
kalır. Genç Türkiye’ye katkıda bulunmak için doktorluğunun yanı sıra dernek
çalışmalarına hız verir.
Ancak
kurtuluşun ardından yanan mahallelerin giderek bir hastalık ve suç yuvasına
dönüştüğü İzmir, savaşın yıkımının üstesinden gelememektedir.
Belediye
meclisi üyesiyken beklemediği biçimde belediye başkanlığına getirilen Dr.
Behçet Bey, çalışma şevki ve çözüm üretme becerisiyle İzmir’in üzerindeki ölü
toprağını silkeler.
Önce
yıllardır bekleyen Atatürk Heykeli dikilir. 9 Eylül Panayırı yeni yerinde
açılır. İzmirliler için asıl mucize ise yangın yerinde kısa sürede yükselen
iftihar kaynağı Kültür Park olur.”
19
Mayıs 1986’da yitirdik onu.
Sadece
onu değil, yarattığı şehrin düzen, nizam, intizamını da…
2000
yılında İzmir Fuarı’nı yönetirken, sevgili arkadaşım Nebil Özgentürk’ten “Bir Yudum İnsan” serisine Behçet Uz’u da dahil etmesini rica ettim.
Harika
bir iş çıktı ortaya.
Şimdi
o kaydı arıyorum.
Bulamıyorum.
Nebil’de
var mıdır acaba?
Yorumlar
Yorum Gönder