LAL DENİZLİ'NİN HÜZÜN DÜŞTÜ YÜREĞİNE VE YOLUNU SEÇTİ

 


"Asacaklar herhalde. Bu, o günkü politik ortama bağlı. Faşizm güçlüyse asar. Politik mücadele veriyoruz. Sınıf mücadelelerinin arttığı dönemlerde yasa masa kalmaz. Hukuk, ancak denge durumlarında vardır ve işlerlik kazanır. Siyasal iktidar için pek tehlikeli değilsindir, onun da pek gücü yoktur, işte o zaman hukuk vardır. Gerici sınıfların en güçlü iktidarıdır faşizm."

Erdal Öz’ün “Deniz Gezmiş Anlatıyor” kitabı, 11 Eylül 1971’de Ankara Bir Numaralı Mamak Askeri Cezaevi’ndeki arkadaşlarına Deniz Gezmiş’in söylediği bu cümlelerle başlıyor.

Gezmiş’in 1971’de kurduğu denklem, doğru.

Tıpkı hayatın kendisi gibi.

Yeni her anlamda ve alanda “denge” önemli.

Denge yoksa kaos var, faşizm var, hukuksuzluk var.

Ve Erdal Öz’ün bir başka kitabı, Turgut Uyar’ın şu dizesinden almış adını:

Herkes ne zaman ölür, elbet gülünün solduğu akşam.

Anı, belge, anlatı karışımı bu kitabı bir roman gibi de okuyabilirsiniz; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı olsun. Hüzün, gerçek acıların izdüşümüdür çünkü” diyor Erdal Öz.

Nitekim acılar pek çok yüreğe düşmüş.

Fazlasıyla da kalıcı olmuş.

O yüreklerden birine de Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli sahip:

"15 yaşımdaydım. Erdal Öz’ün ‘Gülünün Solduğu Akşam’ kitabını okumuştum. Her sayfada benden birkaç yaş büyük gençlerin bu topraklarda halk için ideallerini, umutlarını ve özgürlüklerini nasıl kuşandıklarını, hayranlıkla okuyordum. İnandıkları uğruna, haksızca mahkum edildikleri idamlarına giderken bile dimdik, güle oynaya ve son sözlerinde bile yine çok sevdikleri ülkelerine dair hayallerini haykırmalarına hayran olmamak mümkün değildi zaten.

O kitap benim hayatımı değiştirdi. Çünkü ben o günden itibaren okuduğum onlarca kitabı Türkiye’nin siyasi tarihine dair seçmeye başlamıştım. Siyaset Bilimi Bölümü’nü seçmem bile bu yüzdendi. Çünkü o güne kadar aslında Pedagog olmayı hayal ediyordum. 6 Mayıslar artık benim için o günden itibaren sadece Deniz, Yusuf ve Hüseyin demekti."

Değişen hayatlar eğer yeni ufuklar, hedefler, inançlar, heyecanlar getirirse insanın hayatına.

Ne mutlu ona.

* Lal olmak... / konuşamamak

Yorumlar