İsmail Saymaz sormuş, Ekrem İmamoğlu cevaplamış______
Bu sözler derinden yakar, tahammül edemem: Kılıçdaroğlu, ziyaret eden dostlarımıza “Miting veya eylemleri doğru bulmuyorum” demiş. Geçmişte Aziz Kocaoğlu’nun hukuki mücadelesine destek verdiğini ifade ederek, farklı bir yöntem önermiş.
Çok iç acıtan bir cevap!
Kemal Bey’in ‘Ahmak Davası’ndaki siyasi yasak kararına dair “Türkiye’yi ayağa kaldırıp gerekirse tekrar Adalet Yürüyüşü yaparım” sözünü hatırlatmak isterim.
Şimdi parti büyük bir operasyon altında, İstanbul’un belediye başkanı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı hapiste, belediye başkanlarımız, namuslu, ahlaklı bürokratlar ve yol arkadaşlarımız, PM üyemiz, eski milletvekilimiz hapisteyken edilen söz insanı derinden yakar. Büyük bir ihanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım. Bunca insan hapisteyken ve yargılama değil, direkt cezalandırma oluyorken, aileler işkence altındayken, bu söze tahammül etmem mümkün değildir.
‘Suç ortağım’ Kemal Bey’dir: Niçin hapisteyim ve tutsağım? Çünkü İmamoğlu, cumhurbaşkanına karşı dört kez seçim kazandı. “İstanbul aşkım” diyenlerin rant ve talan düzenine son verdi. Kanal İstanbul’u engelledi. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır duygusunu yaşayanlara kabus oldum.
Tabii ki CHP’li olduğum, 16 yıldır CHP’ye hizmet ettiğim için hapisteyim, tutsağım ve yargılanmadan cezalandırılıyorum.
Ben 13,5 yıl Kemal Bey’le birlikte hizmet ettim partime, genel başkana ve milletimize. 81 ile hizmete koşan nefer oldum. Şunu ilan ediyorum: Suçlanıyorsam, suçum varsa, 13,5 yıl yaptığım hizmetlerden ötürü bana yürütülen bu kuşatmayla hapisteyim. Tutsak isem, hala tereddütsüz demokrasi, adalet, memleket mücadelesi veriyor ve bundan dolayı zalimliklere maruz kalıyorsam, suçlu ilan ediliyorsam, en büyük ‘suç ortağım’ Kemal Bey’dir. Çünkü bu mücadelenin büyük bölümünde birer yol ve kader arkadaşıydık.
İçimi yaktı, kötü hissediyorum: Yol arkadaşı, kader arkadaşı, aynı ideallere koşan insanlar birbirlerine öyle “İzlerim, bakarım, beklerim, davayı takip ederim” şeklinde davranamaz. Bu sözler kişiliğime, mertliğime, mücadele azim ve kararlılığıma uymaz. Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır. Ben bunun için yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. Bu sözleri kabul etmem, asla etmeyeceğim. Çok içimi yaktı, tarifsiz şekilde kötü hissediyorum.
Böyle konuşmadık: Son görüşmemizde böyle konuşmadık. Böyle bir konuşma aramızda geçmedi ve böyle bir anlaşma ile ayrılmadık. Vicdan ve vefa duygusu bu sözleri kabul etmez. Çünkü başka şeyler konuştuk. 16 yıllık hizmetim üzerinden dertleştik. Kılıçdaroğlu liderliğindeki tüm süreçleri paylaştık, dışarıda söylenenlerin tam tersi konuşma ve kararla ayrıldık.
‘Kurultayımız temizdir’ dedi: Ben (Kılıçdaroğlu ile cezaevindeki yaptığımız) sohbette -ki bir buçuk saat sürdü- kendisine, “Genel Başkanım bizim kurultaylarımız tertemiz değil midir?” diye sordum. “Öyledir” dedi.
“Son kurultayın genel başkanı siz, divan başkanı sizin davetinizle ben oldum” dedim. “İkimiz birlikte yönettik süreci, son kurultayda ne vardı, temiz bir kurultay yaşamadık mı?” diye sordum. “Tabii ki öyle” dedi.
“O zaman bu sorunu sizin çözmeniz gerekir, bu kötü insanlara dur demeniz ve yargı üzerinden partimize müdahaleye karşı durmanız gerekir” dedim. “Zaten video çekmiştim” dedi. 2023 Kasım’da böyle bir videosu olmuş! “Bu yeterli değil” dedim. “Ne yapabilirim?” diye sordu. “Genel Başkanımız Özel ile biraraya gelerek sohbet etmeli, güçlü bir söylemle kamuoyunun karşısına çıkıp ‘Kimse kurultaylarımıza söz edemez, bizim kurultaylarımız tertemizdir’ demelisiniz. Adliyeye gitmeniz şart olursa Özgür Beyle arkanıza 10 binlerce partilimizi alıp savcıya hak ettiği cevabı vermelisiniz” dedim.
Bana “Tamam, buluşuruz” deyince “Özgür Bey mi sizi arasın, siz mi ararsınız” diye sordum. “Özgür Bey, beni arayabilir” deyince “Taziye kabulleri bitince Özgür Beyi davet edip sizi aramasını rica edeceğim” dedim. Özgür Beyle görüştük, “Memnuniyetle ararım” dedi ve ayrıldık.
Hayal kırıklığına uğradım: İki genel başkanın biraraya gelmeleri için Mansur Bey, Vahap Bey ve Engin Bey’i aracı ederek, buluşmayı planlama gayretlerime cevaben, “Mahkeme kararını bekleyelim, ona göre Özgür Bey ile oturup konuşuruz” ifadesinin beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattığını, dört duvar arasında içimi yaktığını ifade etmek isterim.
Bahsi geçen kurultaydan önce de sonra da kendisine tek söylediğim şuydu: “Onursal başkanımız, başımızın tacı olun.”
Bu sözleri söylerken, partimizin, muhalefetin, gençlerin ve topyekun muhalif düşüncenin kuşatıldığı bu ortamda Kemal Bey’in bu tutumunu kabul etmiyorum, nokta.
Utançla hatırlanır, lanetlenirsiniz: CHP’de ‘mutlak butlan’ı içine sindirecek, kararın gereğini yerine getirme hevesinde olanlar varsa onlara son bir kez hatırlatmak isterim.
Her ne yapacaksanız, her şeyi bilerek ve görerek yapacaksınız. Siz de bu kararın CHP’nin mahremine müdahale etmek olacağını, tek amacının 50 sene sonra birinci parti olan CHP’yi kudretten düşürmek olduğunu biliyorsunuz. Siz de bu iktidarın seçimde kaybetmemek için elinden geleni yaptığını, CHP’yle ilgili kararın bununla ilgili olduğunu görüyorsunuz.
Hukuksuz bir yargı sürecinin yaşandığını bütün uzmanlar ifade etmektedir.
Hepimizin bildiğini ve gördüğünü siz de bilerek ve görerek bu kararı içinize sindirmeye, kararın gereğini yapmaya hazırlanıyorsanız size son sözüm şu olsun: Utançla hatırlanırsınız, lanetlenirsiniz. Tenezzül etmeyin.
Ailenize ve çocuklarınıza temiz bir isim bırakmak istiyorsanız girdiğiniz bu yoldan geri dönün. Girdiğiniz yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olmaktan başka bir paye yok.
CHP bir vadede her şeyin üstesinden gelir. Ama siz yaptığınızla, üzerinize sürdüğünüz utanç lekesiyle baş başa kalırsınız. Birlikte, güçlü bir mücadelenin ve ülkemize yaşatılanlara karşı duruşun parçası olun. Yapmayın.
CHP, ele geçirilecek bir parti değil: İktidarı uyarıyorum: CHP önünüzde diz çökecek, dışarıdan ele geçirilecek bir parti değil. Anlamamışsınız. CHP mahremine müdahale edilmesine izin verecek parti değil. İdrak edememişsiniz. Türkiye’yi de tanımamışsınız.
Milletimizin hoşgörüsü geniştir ama iktidarı değiştirme şansının elinden alınmasına tahammül gösterecek kadar değil. Milletimizin sabrı geniştir ama koltuktan kalkmasını bilmeyenleri hep orada tutacak kadar değil. Hiç heveslenmeyin: Hep orada duramayacaksınız. Seçimle geldiniz, seçimlerde gideceksiniz. Seçimle gitmeye razı olacaksınız.
İktidar kaybetmenin önüne geçmek istiyor: Kurultayımızın geçersiz sayılması kararı sadece CHP’yi değil, bütün seçmenleri ilgilendiriyor. Herkesi ilgilendiriyor, çünkü kararın tek bir amacı var: İktidarın önümüzdeki seçimleri kaybetmesinin önüne geçmek.
Bizler kurultayımızda önce partimizi, sonra Türkiye’yi değiştirme hedefimizi ortaya koyduk ve değişimi partimiz içinde başardık. Yerel seçimde, 50 yıl sonra CHP’yi Türkiye’nin birinci partisi yaptık. Şimdi açık ara Türkiye’nin birinci partisiyiz ve iktidara yürüyoruz. Onun için yargılanmıyor, direkt cezalandırılıyoruz.
Bu ucube davalar sadece CHP’nin değil Türkiye demokrasisinin meselesidir. İtibarımızı yerle bir edecek böyle bir davaya karşı partilerin genel başkanlarını ve yüce Türk yargısını göreve davet ediyorum. Türkiye demokrasisi, adalet sistemi, ekonomisi, yaşamımız, güven duygumuz tehdit altındadır. Bu yargılama, usul ve yöntem olarak yanlıştır.
Bütün CHP’lilere, yol arkadaşlarıma seslenmek isterim: Bugün her birimiz amasız ve fakatsız birlikte hareket etmeli, yargı eliyle partimize karşı yürütülen bu saldırıya karşı genel başkanımızın liderliğinde mücadele etmeliyiz. Hepimiz el birliği ile partimize karşı yürütülen bu kumpasa karşı çıkmalıyız. Mesele demokrasimizdir. Mesele geleceğimiz, gençlerimiz, yarınlarımızdır. Mesele ülkemizdir.
CHP kurultayını geçersiz saymak iktidarın alacağı bu yöndeki son kararı olmayacaktır. İktidar seçimlerde kaybetmemek, seçimlerin iktidarın kaybetmeyeceği biçimde yapılması için elinden geleni yapmaya devam edecektir. Ama kimse heveslenmesin. Seçmen hükmünü çoktan vermiştir. Türkiye’yi artık bu iktidar yönetmeyecek. Seçimler yapılacak, iktidar değişecek. Bundan dönüş olmayacak.
27 HAZİRAN’LAR
1905 - Kurtlu yemeğe karşı çıkan tayfaların kurşuna dizilmesini önlemek isteyen Rus Savaş gemisi Potemkin'in mürettebatı Karadeniz'de ayaklanıp, gemiyi Odessa'ya doğru yönlendirdi. Birinci Rus devrimin ilk ayaklanması Odessa'da başladı.
1916 - Hicaz, bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrıldı.
1923 - Çift kanatlı bir uçağa, ilk kez havada yakıt ikmali yapıldı.
1938 - Helikopterin patenti Igor Sikorsky tarafından alındı.
1946 - Müttefikler, On İki Ada'nın Yunanistan'a verilmesini kararlaştırdı.
1950 - Amerika Birleşik Devletleri, Kore Savaşı'na asker yollama kararı aldı.
1950 - Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler üyelerine Güney Kore'ye yardım çağrısında bulundu.
1954 - Guatemala'da CIA'nın desteklediği darbeyle, halkın seçtiği Hükûmet devrildi.
1954 - Dünyanın ilk nükleer enerji santrali, Moskova yakınlarında Obninsk'de açıldı.
1957 - Louisiana ve Teksas'ta meydana gelen Audrey kasırgası, 500 kişinin ölümüne yol açtı.
1964 - Emekli Süvari Binbaşı Fethi Gürcan, idam edildi. Gürcan, 22 Şubat 1962'de darbe girişimi nedeniyle emekli edilmişti. Benzer bir girişimi, Talat Aydemir ile 20 Mayıs 1963'te tekrarlayınca yargılanmış ve idama mahkûm olmuştu.
1964 - Kıbrıs Cumhuriyeti Hükûmeti, 15 yaşından büyük Türklerin Ada'ya girişini yasakladı.
1967 - Dünyanın ilk bankamatiği, Londra'nın Enfield semtinde hizmete girdi.
1979 - Muhammet Ali, boksu bıraktığını açıkladı.
1980 - İtalyan Hava Yolları'na ait DC-9 tipi bir yolcu uçağı, İtalya'nın Ustica adası yakınlarında düştü: 81 kişi öldü.
1984 - TBMM, askerlik süresini 18 aya indiren yasa tasarısını kabul etti.
1998 - Adana ilinin Ceyhan ilçesi merkez üslü depremde 144 kişi öldü.
2007 - Sözcü gazetesi kuruldu.
2011 – UNESCO, Selimiye Camii ve külliyesini, ”Dünya Mirası Listesi”ne dahil etti.
2017 – Avrupa Birliği, Google’a internet aramalarındaki hakim konumunu kötüye kullanmaktan dolayı 2,42 milyar avroluk rekor para cezası verdi.
27 HAZİRAN’DA DOĞANLAR
1921 - Yusuf Atılgan, Türk roman ve öykü yazarı (ö. 1989)
1936 - Kutlu Payaslı, Türk şarkıcı ve besteci (ö. 2025)
1955 - Isabelle Adjani, Fransız sinema oyuncusu
1965 - Ali Gültiken, Türk eski milli futbolcu
1977 - Raúl González, İspanyol futbolcu
27 HAZİRAN’DA ÖLENLER
1998 - Kerim Tekin, Türk şarkıcı, söz yazarı ve oyuncu (d. 1975)
1999 - Yorgo Papadopulos, Yunan asker ve cunta lideri (d. 1919)
2001 - Jack Lemmon, Amerikalı sinema oyuncusu ve yönetmen (d. 1925)
2016 - Bud Spencer, İtalyan yazar, oyuncu, eski yüzücü (d. 1929)
2016 - Alvin Toffler, Amerikalı yazar ve gelecekçi (d. 1928)
2021 - Uğurtan Sayıner, Türk oyuncu (d. 1944)
Yorumlar
Yorum Gönder