AMAZON’A AKAN NEHİRLERDE “NAKRO DENİZALTILAR” DOLAŞIYOR! / günlerden 24 ağustos


 


Michael Stott, Michael Pooler, Ciara Nugent, Christine Murray/The Financial Times

 

Geçtiğimiz yüzyılda Brezilya Amazonlarının en büyük kabilesi olan Ticuna halkı devasa yağmur ormanlarının en ücra bölgelerindeki oduncu ve yasadışı madenci tehditlerini savuşturmayı başarmıştı. Ancak son zamanlarda başlarında çok daha büyük bir bela var.

Manaus şehrinin yaklaşık 1100 km batısındaki Ourique köyünde konuştuğumuz bölge jandarma komutanı Binbaşı Jonatas Soares “Geçen yıl bu bölgede İHA’lar uçuyordu. Uyuşturucu kaçakçıları buraya uğrayıp kokain saklıyor, sonra etrafı kolaçan etmek için İHA uçurup yola devam ediyorlardı” diyor.

Dünyanın en büyük ve ulaşılması en zor yağmur ormanlarından biri olan Yukarı Amazon bölgesi Avrupa’ya kokain ihracatı için adeta otoyola dönüştü. Şu an dünyada daha hızlı büyüyen bir piyasa yok.

Brezilya emniyet yetkililerine göre her hafta komşu Peru ve Kolombiya’nın ormanlarındaki yasadışı laboratuvarlarda üretilen tonlarca kokain Amazon içinden Manaus’a, oradan da liman kenti Belem’e getirilerek Avrupa ve Afrika’ya ihraç ediliyor.

 

Narko denizaltılar

Kolombiya ve Peru’dan Amazon’a akan nehirlerde de birkaç ton uyuşturucu taşıyabilen “narko-denizaltı” olarak anılan deniz taşıtları tespit edildi.

Soares “Düşünsenize, koka üreticilerinden kilosunu 300 dolara alıp işlenmiş halinin kilosunu Avrupa’ya 60 bin euro’ya satıyorsunuz. Bu işe girişenin hayatı değişiyor” diyor.

Küresel kokain ticaretinde patlama yaşanıyor. Son yirmi yılda uyuşturucu bağımlılığının büyük bir hızla arttığı Avrupa, ABD’yi geride bırakarak dünyanın en büyük kokain piyasası haline geldi. Uyuşturucu kaçakçıları şimdilerde Orta Doğu ve Asya’da yeni müşteri arıyor. Para içinde yüzen Latin Amerika kartelleri uyuşturucu ticaretinin yanı sıra birçok farklı suça yöneliyor.

Bölgedeki yasadışı faaliyetleri izleyen Insight Crime’ın kurucu ortağı Jeremy McDermott “2024 Latin Amerika’daki organize suç örgütleri için tarihin en kazançlı yılı olmuş olabilir. Bunun başlıca nedeni üç suç ekonomisi: Birincisi kokain. Hemen ardından altın geliyor. Üçüncüsü ise insan kaçakçılığı ve insan tacirliği” diyor.

Uyuşturucu ile ilgili suçlar ve şiddet geçmişte Peru, Kolombiya ve Meksika gibi uyuşturucu üreten ülkelerde yoğunlaşırken Arjantin veya Şili gibileri genellikle yaşananlardan etkilenmiyordu.

Bugünse bu tür şiddet bölgedeki hemen hemen her ülkede yaşamın parçası haline geldi. Geçmişte güvenli liman olarak görülen Kosta Rika ile 3 milyonluk nüfusuna sunduğu göreli barış ve refah sayesinde “Latin Amerika’nın İsviçre’si” olarak anılan Uruguay bile zorda.

Latin Amerika’nın devasa suç örgütlerinin ana faaliyeti en kârlı yasadışı iş olan kokain ticareti. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin son yıllık raporunda, “2023’te üretilen, ele geçirilen ve kullanılan kokain miktarı rekor seviyeye ulaştı. Kokain dünyanın en hızlı büyüyen yasadışı uyuşturucu pazarı haline geldi. Yasadışı üretim 3 bin 708 tona fırlayarak 2022’den bu yana neredeyse yüzde 34 arttı” ifadelerine yer verildi.

 

Siyasi cinayetler geri döndü

Dünyanın en büyük üreticisi olan Kolombiya’da kokain üretimi 2022’den 2023’e yüzde 53 arttı.

Cumhurbaşkanı adayı senatör Miguel Uribe haziran ayında Bogota’da düzenlenen bir mitingde vurularak yaralandıktan sonra hayatını kaybetti. Bu olay ülkenin 1980’lerde ve 1990’larda yaşadığı kokain kaynaklı siyasi şiddetin geri döneceğine dair korkuları alevlendirdi.

Ancak kokain bu resmin sadece tek bir parçası. Uzmanlar Latin Amerika’daki organize suç örgütlerinin artık çok daha sağlam ve çeşitlendirilmiş bir iş portföyüne sahip olduğunu söylüyor. Tıpkı bir holding gibi. Belli bir sektördeki dönemsel durgunluğu süspanse edebilecek ekonomik güçleri var.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray Latin Amerika yetkilisi Ricardo Zúniga, “Suçlular ulusal GSYİH ölçeğinde gelir biriktirmeye başlıyor. Hukuk sistemleri bugüne ayak uyduramayan ülkelerin sınırları arasında faaliyet gösteriyorlar” diyor.

Washington merkezli güvenlik araştırma şirketi IBI Consultants’ın başkanı Douglas Farah bu birleştirilmiş yasadışı faaliyet tarzını Latin Amerika mafyalarının yeni modeli olarak tanımlıyor: “Kontrol ettikleri bölgeden geçen her şeyi taşıyorlar. Altın lazımsa altın, kokain lazımsa kokain, göçmen lazımsa göçmen, silah lazımsa silah. Yeni pazarlar açılıyor” diyor.

 

Transfer ülkesi Uruguay

Uruguay’ın başkenti Montevideo’nun hemen dışında, az katlı gösterişsiz binalarla bezeli Villa Española mahallesinde dakika başı motosikletli gençler hızla geçiyor. Bazılarıysa evlerin önündeki sandalyelere oturmuş polisi gözetliyor. Mahalle halkı haftada bir iki kez sessizliğin yerini silahlı çatışmaların aldığını anlatıyor.

Kıta genelinde organize suç dinamikleri değiştikçe kıyı şeridi boyunca uzanan Uruguay Avrupa’ya kokain ihracatının geçiş noktası haline geldi. Milyonlarca dolar değerinde tonlarca beyaz tozun varlığı Montevideo ve diğer yerlerdeki yerel çeteler arasında çok küçük alanlar için şiddetli çatışmalara yol açıyor.

Yetkililer yedi yıl önce başlayan cinayet dalgasını kontrol altına alamayınca son beş yılda Uruguay tarihinin en şiddetli dönemi yaşandı. 2024’te cinayet vakalarının sayısı on yıl öncesine göre yüzde 41 arttı.

Son 12 ayda silahlı kişiler bir evin kapısına ateş açarak bir yaşındaki bir bebeği katletti, 28 yaşındaki bir uyuşturucu satıcısı mahalli futbol kulübüyle çıktığı maç sırasında vurularak öldürüldü, Montevideo’nun zengin bir semtindeki sahil şeridi gündüz saatlerinde yaşanan silahlı çatışmayla sarsıldı.

 

Brezilya zorda

Brezilya’da da son yıllarda çete faaliyetlerinin niteliği değişti. Brezilyalı uyuşturucu çeteleri eskiden kıtalararası uyuşturucu ticaretinde fazla aktif değildi. Ancak son on yılda geniş uluslararası bağlantıları olan iki yerli kartel Meksika’dakilerle rekabet edecek kadar güçlendi. São Paulo savcılarının yaptığı araştırmaya göre, bu eyaletteki hapishanelerde kurulan Primeiro Comando da Capital’in (PCC) mensupları bugün 28 ülkede uyuşturucu ticaretiyle uğraşıyor. Üstelik Arnavut ve İtalyan mafyalarla bağlantıları var.

Brezilya’nın kartelleri kontrol altına alamaması halinde nasıl bir yere dönüşeceğini merak edenler Meksika’ya bakabilir.

 

Meksika’da silahlar susmuyor

ABD Kuzey Komutanlığı’nın değerlendirmesine göre Sinaloa ve Jalisco New Generation (CJNG) kartelleri liderliğindeki organize suç örgütleri ülke topraklarının yaklaşık üçte birinde cezasızlık zırhıyla faaliyet gösteriyor.

Uyuşturucu baronları kanlı bir savaş başlattı. Meksika’da yılda yaklaşık 45 bin kişi öldürülüyor ve kayboluyor. Örneğin nüfusu neredeyse üç buçuk kat fazla olan Avrupa Birliği’nde 2023 yılında işlenen sayısı 4 binin altında.

Bir zamanlar Meksika’nın Pasifik kıyısında huzurlu bir turistik bölge olan Colima son dokuz yılın sekizinde ülkede en yüksek cinayet oranına sahip eyalet oldu. Colima eyaleti Meksika’nın en büyük limanlarından Manzanillo’ya ev sahipliği yapıyor. Ülkenin deniz konteyner trafiğinin yüzde 40’ı bu limanda gerçekleşiyor. Manzanillo fentanil üretiminde kullanılan Çin malı kimyasallar için de önemli bir giriş noktası. Sinaloa karteli ile CJNG arasındaki savaşa sahne olması bundan.

IBI’dan Farah “Brezilya’dan ABD’ye uyuşturucu taşımak için küçük uçaklar yetebilir ama Batı Avrupa’ya tonlarca kokaini götürmek için gemi lazım” diyor. / GAZETE OKSİJEN

 

 

24 AĞUSTOS’LAR

1814 - İngiliz Birlikleri, Washington'u işgal etti, White House ve pek çok başka binayı ateşe verdi.

1851 - Palmer ve Goldschmid şirketleriyle sözleşme imzalayan Osmanlı Hükûmeti, borç para aldı.

1858 - Richmond, Virginia'da 90 zenci, eğitim almak suçuyla tutuklandı.

1875 - Matthew Webb, Manş Denizi'ni yüzerek geçen ilk kişi oldu.

1891 - Thomas Edison, hareketli çekim yapan kameranın patentini aldı.

1912 - Alaska, ABD topraklarına dahil oldu.

1925- Kastamonu'ya gelen Atatürk, Şapka ve Kıyafet Devrimi'ni başlattı.

1949 - Kuzey Atlantik Antlaşması yürürlüğe girdi.

1954 - ABD'de "1954 Komünist Kontrol Yasası" ile ABD Komünist Partisi'ne yasak getirildi.

1954 - Brezilya Devlet Başkanı Getúlio Vargas intihar etti.

1958 - Bursa Kapalı Çarşı yangını.

1960 - Vostok'ta (Antarktika) rekor sıcaklık: -88 °C

1961 - İstanbul Petrol Rafinerisi A.Ş. (İPRAŞ) törenle üretime başladı. Şirketin %51 hissesinin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO), %49'unun ise ABD Şirketi Caltex'e ait olduğu açıklandı.

1964 - Türkiye'de yaşayan 12 bin Yunan uyrukludan 6 bininin Türkiye'den ayrıldığı açıklandı.

1968 - Fransa, ilk hidrojen bombasını kullandı.

1969 - Türk-İş tarafından Ankara'da düzenlenen ve 50 bin işçinin katıldığı gösteride, Hükûmet ve Parlamento protesto edildi.

1969 - Metin Oktay jübile maçıyla futbolu bıraktı. Maçta, Galatasaray ile Fenerbahçe 1-1 berabere kaldı.

1981 - Mark David Chapman, John Lennon'u öldürmek suçundan 20 yıl hapse mahkûm edildi.

1983 - Doğru Yol Partisi ve Sosyal Demokrasi Partisi, Milli Güvenlik Konseyi vetoları nedeniyle gerekli işlemleri tamamlayamadı. 6 Kasımda yapılacak seçimlere katılamıyor.

1991 - Mikhail Gorbachev, SSCB Komünist Partisi Başkanlığından istifa etti. Aynı gün, Estonya, Letonya ve Ukrayna bağımsızlığını ilan etti. SSCB'nin dağılma süreci başladı.

1995 - Windows 95 işletim sistemi, Microsoft tarafından dünyaya tanıtıldı.

2006 - Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), Plüton'un "cüce gezegen" olduğuna karar verdi.

2011 - Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA'nın isteği doğrultusunda, Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'ne katılmaktan men ettiğini açıkladı.

2016 - İtalya'da 6,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 250'den fazla kişi hayatını kaybetti.

 

24 AĞUSTOS’TA DOĞANLAR

1899 - Jorge Luis Borges, Arjantinli yazar (ö. 1986)

1904 - Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Türk hukukçu, akademisyen, yazar ve gazeteci (ö. 1992)

1917 - Şükriye Atav, Türk oyuncu (ö. 2000)

1929 - Yaser Arafat, Filistinli devlet adamı (ö. 2004)

1970 - Tugay Kerimoğlu, Türk futbolcu

 

24 AĞUSTOS’TA ÖLENLER

1982 - Muazzez Arçay, Türk oyuncu (d. 1907)

1992 - Rahmi Pehlivanlı, Türk ressam (d. 1926)

2024 - Christoph Daum, Alman teknik direktör (d. 1953)

Yorumlar