Kerim Rota / Gazete Oksijen
Okuduğunuz ilkokulda muhtemelen yemekhane yoktu. Ancak yaşınız 50’den gençse beslenme saati uygulamasını mutlaka hatırlarsınız. Annenizin çantanıza koyduğu küçük bir sandviç, belki hâlâ kokusunu hatırladığınız bir elma.
Peki sizin çocuğunuz veya torununuz okulda acıkınca ne yapıyor? Okulunda ona ücretsiz kahvaltı veriliyor mu? Cevabınızı biliyorum: Hayır.
Çünkü ülkemizde öğrencilere “ücretsiz okul yemeği” uygulaması yok. Çocuklarınızın okulda beslenmesine bir bütçe ayırmanız gerekiyor.
Türkiye’de devlet okullarında, ilkokuldan lise son sınıfa kadar okuyan 15 milyon çocuğumuz var. Eğitim zorunlu, ancak okula çağırdığımız çocukların orada geçirdiği saatlerdeki beslenmesi ailelerinin sorumluluğunda. Lübnanlı hak savunucusu Mohamad Safa “Okul yemekleri herkes için ücretsiz olmalı. Tüm gün boyunca yasal olarak hazır bulunmasını talep ettiğiniz bir yerde çocukların yediklerinden para almak, bir hak ihlalidir” diyor.
Yazının tamamını okumadan önce düşünmenizi rica ediyorum. Sizce ücretsiz okul yemeği gerekli mi? Eğer cevabınız evetse bu hak tüm çocuklara mı verilmeli yoksa sadece ihtiyacı olanlara mı?
Bu yazımda bulacağınız tüm verileri ve bilgileri Menekşe Tokyay’ın İletişim Yayınları tarafından bu ay basılan “Karnım Zil Çalıyor” kitabından alıntıladım. Menekşe Tokyay yıllardır “Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu” adlı oluşumla beraber mücadelesini verdiği okul yemeği sorununu bir kitap haline getirmiş. Bu oluşuma birçok sivil toplum örgütünün yanı sıra bazı milletvekilleri de destek veriyor.
Ortaya çıkan eser hem duygulara hitap ediyor hem de durum tespiti yapıp çözüm yollarını ortaya koyuyor.
Dünyada çocuk yoksulluğu
Beslenme bir çocuğun yaşamındaki en temel belirleyicilerden biri. Ekonomik şartlar nedeniyle çocuklarda açlık veya yetersiz/dengesiz beslenme maalesef düşünüldüğünden çok daha yaygın. Erken yaşlarda yetersiz beslenme kavrukluk veya bodurluğa neden oluyor. Kavrukluk vücut ağırlığının yaşa göre oldukça düşük kalması olarak nitelendiriliyor. Bodurluk ise çocukların yaşlarına göre beklenenden daha kısa boylu olma hali olarak tanımlanıyor.
Obezite de sağlıksız beslenmenin çıktılarından biri. Bugün obezite, dünya çapında çocukların en yaygın olarak karşı karşıya kaldıkları tehdit.
Dolayısıyla bodurluk, kavrukluk ve obezite çocukların tüm yaşamlarını etkileyen bir halk sağlığı sorunu.
Ülkemizde çocuk yoksulluğu
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 5 yaş altı çocuklar arasında Avrupa’da en yüksek bodurluk oranına sahip 4-5 ülkeden biriyiz.
Sağlık Bakanlığı’nın 2022’de yaptırdığı bir araştırmaya göre ülkemizde çocukların %20’sinden fazlası aşırı kilolu veya obez. TÜİK Türkiye Çocuk Araştırması’na göre de çocukların %62,4’ünün sofrasında her gün ekmek veya makarna gibi tahıllar var. Ancak sadece %12,7’sinin sofrasında her gün et, tavuk veya balık bulunuyor. Cips, kraker ve şekerli meşrubatları her gün tüketen çocuklarımızın oranı %15 ile %30 arasında değişiyor.
İstanbul Planlama Ajansı’nın 2023 yılında yayınladığı raporda ülkemizde her dört çocuktan birinin okula aç gittiği belirtiliyor.
TEPAV’dan Hakan Yılmaz tarafından yapılan çalışmaya göre de ülkemizde çocuk yoksulluğu 2023’te %34,4’e ulaşmış. O günden bu yana süregelen yüksek enflasyonun bu oranı daha yukarı taşıdığını tahmin etmek zor değil.
Bu veriler daha önceki yazılarımda sıkça değindiğim gelir ve servet eşitsizliğinin bir sonucu. Ancak çocukların sofrasının da adaletsiz olduğunu bilmek çok daha can yakıcı. Neredeyse her sekiz çocuğumuzdan yedisi ideal beslenme dengesinin çok uzağında.
Bir öğünden fazlası
Yetersiz beslenme yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve duygusal gelişimi de olumsuz etkiliyor. 2024’te yayınlanan bir araştırma dünya genelinde kronik açlık nedeniyle 5 yaş altı çocukların beşte birinin (150 milyon çocuk) zihinsel gelişim geriliği yaşadığını ortaya koyuyor.
2021’de yapılan bir araştırmaya göre okulda yemek yiyen çocukların dışarıdan beslenenlere göre çok daha iyi bir ruh halinde olduğu görülüyor. Öğretmenler de okula aç gelen çocukların kaygılı, huzursuz ve dikkatlerinin dağınık olduğunu söylüyorlar. Yapılan araştırmalara göre ücretsiz okul yemeği çocuklara bir öğün sağlamanın ötesinde:
Eşitsizlikleri kırıyor.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlıyor.
Sağlıklı nesiller yetiştiriyor.
Çocuklarda sosyalleşmeyi güçlendiriyor.
Aile bütçesine katkı sağlıyor.
Çocuk işçiliğini azaltıyor.
Kız çocuklarının okullaşma oranını yükseltiyor.
Dünyadaki uygulamalar
Bugün dünyada 100’den fazla ülkede ilkokul çağındaki çocukların %41’i ücretsiz veya sübvanse edilen okul yemeklerinden faydalanıyor. Yemekler çoğu zaman merkezi mutfaklardan ya da yerel topluluklardan temin ediliyor.
Uzmanlarca tavsiye edilen en iyi yöntem evrensel okul yemeği modeli. Bu modelde sosyoekonomik herhangi bir ayrıma tabi olmadan devlet okullarına devam eden tüm öğrenciler ücretsiz yemek imkanından faydalanıyorlar. Bu hak yalnızca ihtiyacı olan çocuklara sağlandığında ne yazık ki “damgala(n)ma” riski ortaya çıkıyor.
Türkiye gibi geniş bir coğrafyada ücretsiz okul yemeği vermek ekonomik veya lojistik olarak mümkün olabilir mi diye düşünenleriniz olabilir. Hindistan’da her gün yaklaşık 125 milyon çocuk okulda sıcak yemek yiyerek dersbaşı yapıyor. Brezilya’da 50 milyon çocuk “sıfır açlık” ve eşit vatandaşlık hedefi doğrultusunda okullarda devlet destekli yemeklerle besleniyor. ABD’de Ulusal Okul Yemeği programı çerçevesinde 2023 yılında 4,6 milyar öğün yemek dağıtılmış. Maliyeti de öğün başına 4 dolardan daha az olmuş. Japonya’da her gün yaklaşık 10 milyon, Kore’de ise 5 milyon öğrenci okulda sıcak yemek tüketiyor.
En kârlı yatırım: Okul yemeği
Dünya Gıda Programı’nın 2022 raporuna göre ücretsiz okul yemekleri temin eden 85 ülkede bu program sayesinde 4 milyon kişiye doğrudan istihdam sağlanmış. Ücretsiz beslenme sağlanan her bir milyon çocuk için çoğunluğu kadın olmak üzere yaklaşık 14 bin kişiye ilave istihdam sağlanmış.
Aynı rapor ücretsiz okul yemeği programlarına yapılan 1 euro’luk yatırımın ileriki yıllarda 7 ila 35 euro arasında bir dönüş sağladığını ortaya koyuyor. Ücretsiz okul yemeği uzun vadeli düşünebilen toplumlar için aslında geri dönüşü en kârlı altyapı yatırımlarından biri. Çocukların dengeli beslendiği ülkelerde ilerleyen yıllarda ekonomide verimlilik artarken sağlık harcamalarında da düşüş meydana geliyor.
Türkiye uygulamaları
Ülkemizde çocuklara devlet okullarında ücretsiz yemek verilmesinden sıkça bahsedilmiş, planlar yapılmış ancak bugüne kadar sürekliliği olan bir icraat ortaya çıkmamış.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi’nde, 2019 ve 2023 Cumhurbaşkanlığı yıllık programlarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2015-2019 stratejik planında ve 11. Kalkınma Planı’nda (2019-2023) dezavantajlı bölgelerden başlayarak okul yemeği uygulamasına başlanacağı ve geçiş süreci sonunda ücretsiz okul yemeğinin yaygınlaşacağı yazılmış.
Buna uygun pilot çalışmalar Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yapılmış ancak ülke genelinde kalıcı bir adıma dönüşmemiş ve 6 Şubat depremi sonrası askıya alınmış.
Millî Eğitim Bakanlığı 2023’te yayınladığı genelge ile okul öncesi çocuklar için ücretsiz öğle yemeği uygulamasının başlayacağını ilan etmiş ancak okulların açılmasına üç gün kala bu uygulamanın sadece 11 ilde uygulanacağını bildirmiş.
2016 yılında Samsun’da dezavantajlı bir mahalledeki iki okulda ücretsiz sabah kahvaltısı uygulaması yapılmış ve çocuklar arasında okula devam oranı proje sonunda yüzde 13 oranında artmış.
Ücretsiz okul yemeği şu anda bazı belediyelerin girişimiyle yerel ölçekte veriliyor. Çankaya, Beylikdüzü, Beyoğlu, Konak, Ataşehir bunlardan bazıları. Ancak tüm uygulamalarda ulaşılan çocuk sayısı çok sınırlı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın raporuna göre 2024 yılında 4,5 milyon haneye yani nüfusun %15’ine %96’sı nakdi olmak üzere sosyal yardım yapılmış. Bu yardımlar çocukların sağlıklı ve bilinçli beslenmesinden çok haneleri açlıktan kurtarmaya yarıyor. Oysa günde bir öğün de olsa ücretsiz sağlanacak okul yemeği en azından o hanedeki çocukların okul dönemlerinde sağlıklı beslenmesini sağlayabilir.
Okul yemeğinin maliyeti nedir?
Ülke genelinde yılın 8 ayında öğretim günlerinde verilecek okul yemeği maliyetinin öngörülenden çok daha düşük olması mümkün. Okul yemeği gibi kimsenin muhalefet edemeyeceği bir girişime kurumsal ve bireysel sponsor desteğinin oldukça fazla olması beklenir. Dünya uygulamalarında öğrencilere verilen bir öğün yemeğin maliyetinin 2 ile 5 dolar arasında olduğu görülüyor.
Okul öncesinden lise son sınıfa kadar devlet okullarında okuyan 15 milyon öğrenciye öğretim yılı boyunca bir öğün yemek vermenin maliyeti hiç sponsor bulunmasa bile yılda 6 milyar dolar civarında olacaktır. Sadece ilk ve ortaöğrenimdeki 10 milyon öğrenci hedeflenirse harcanacak kamu kaynağı 4 milyar doların altına düşüyor.
Üstelik sponsor destekleri, yaratılacak yeni istihdamlar ve kadınların iş gücüne katılımının artmasıyla bu maliyetin çok daha aşağıya inmesi mümkün.
2025 yılının ortalama kurlarıyla 4 milyar dolar yaklaşık 150 milyar Türk lirasına eşdeğer.
2025 bütçesine bakınca günde bir öğün de olsa okul yemeği vermenin imkânsız olmadığı görülüyor. Yılın ilk gününde istisna veya teşvikler nedeniyle devletin vazgeçtiği vergiler bu tutarın tam 20 katı büyüklüğünde. Sadece kurumlara tanınan vergi istisnaları ise 700 milyar TL. Bütçeden faize ödenecek tutar bu yıl sonunda 2 trilyon Türk lirasını aşacak.
Her tercih bir vazgeçiştir. 2025’te 14,6 trilyon TL kamu harcaması yapılacak olan ülkemizde bunun %1’i kadar bir tutarı çocuklarımızın sağlıklı beslenmesine ayırmamışız. Bunun bütçe imkansızlığından kaynaklandığını savunmak oldukça zor.
Belli ki bugüne dek devlet destekli okul yemeği öncelikler arasında olmamış. Ama bundan sonrası için hâlâ fırsat var. İstenirse bütçeden kaydırmalar yapılabilir ve bu projeye özel destekler bulunabilir. Yerelde başlayan küçük projeler büyüyebilir. Sponsorlar, gönüllüler ve kamu gücü birleşebilir.
Ücretsiz okul yemeği hakkı bir avuç gönüllünün meselesi olmaktan çıkıp güçlü bir toplumsal talebe dönüşürse hızla hayata geçirilmesi mümkün. Böyle bir girişim aynı zamanda çok verimli bir kamu yatırımı da olacaktır.
Yapılan tercihler nedeniyle vazgeçilenler listesinde artık çocuklar olmamalı.
Küresel gerçek: Beslenme yetersizliği ve çocuklar
Dünya çapında 45 milyon çocuk kavruk durumda.
149 milyon çocuk bodurluk yaşıyor.
Yaklaşık 150 milyon çocuk, kronik açlık nedeniyle gelişim geriliği içinde.
Kronik açlık, IQ seviyelerinde 15 puan kayba yol açabiliyor.
2021’de 5 yaş altı 4,7 milyon çocuktan 2,4 milyonu, kötü beslenmeye bağlı nedenlerle hayatını kaybetti.
The Lancet’e göre, 2050’ye kadar 746 milyon çocuk obezite riski altında.
Birleşmiş Milletler’e göre 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor; çoğu kadın ve çocuk.
Türkiye'de durum: Sofrada eşitsizlik
Türkiye’de 2022’de beş yaş altı bodurluk oranı %5,5.
Çocukların %6’sı aşırı zayıflık riskiyle karşı karşıya.
%12,5’i fazla kilolu, %9,9’u obez.
Her gün en az 5 porsiyon meyve-sebze tüketen çocuk oranı sadece %2.
Her gün et/balık/tavuk tüketen çocuk oranı %12,7
29 AĞUSTOS’LAR
1825 - Portekiz, Brezilya'nın bağımsızlığını tanıdı.
1831 - Michael Faraday, elektromanyetik indüksiyonu keşfetti.
1842 - İngiltere ile Çin arasında "I. Afyon Savaşı"nı sona erdiren Nanking Antlaşması imzalandı.
1855 - Osmanlı'da ilk telgraf görüşmesi yapıldı.1885 - Gottlieb Daimler, ilk motosiklet patentini aldı.
1898 - Goodyear şirketinin kuruluşu.
1907 - Québec köprüsü, inşası sırasında çöktü: 75 işçi öldü.
1924 - Almanya, müttefiklerce hazırlanan Dawes Planı'nı onayladı. Bu plana göre Almanya savaş tazminatı ödeyecek.
1929 - Graf Zeppelin'in hava gemisi, 21 gün süren dünya turunu tamamlayarak Lakehurst'a döndü.
1933 - Almanya'da Yahudiler, toplama kamplarına gönderilmeye başlandı.
1938 - Askeri Mahkeme, Nâzım Hikmet'i orduyu kışkırttığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm etti.
1947 - Amerikalı bilim insanları, nükleer güç için plütonyumu parçalamayı başardılar.
1949 - SSCB, ilk atom bombasını Kazakistan'da test etti.
1955 - Kıbrıs Konferansı Londra'da toplandı.
1964 - İzmir Fuarı'nda; ABD, SSCB ve Mısır pavyonları tahrip edildi; 80 kişi gözaltına alındı.
1966 - Mısırlı yazar ve Müslüman Kardeşler hareketinin lideri Seyyid Kutub idam edildi.
1988 - Irak Ordusu'nun saldırısından kaçan binlerce Kürt, Türkiye sınırına yığıldı.
1994 - Yavuz Özkan'ın yönettiği "Bir Sonbahar Hikayesi" filmi, İskenderiye 10. Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Kadın Oyuncu", "En İyi Erkek Oyuncu" ve "En İyi Senaryo" ödüllerini aldı.
1996 - PKK'nin kaçırarak 14 aydır elinde tuttuğu 8 askeri almak için İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal, Refah Partisi Van Milletvekili Fettullah Erbaş ve Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı İhsan Aslan Kuzey Irak'ta Zap kampına gittiler, askerleri alamadan geri döndüler.
1996 - Türkiye, İsrail ile ikinci bir askeri anlaşma yaptı.
1996 - Vnukovo Havayolları'na ait Tupolev Tu-154 tipi bir yolcu uçağı, Arktik Spitsbergen adasına düştü: 141 kişi öldü.
2003 - Iraklı Şii liderlerden Ayetullah Muhammed Bakır el-Hekim, Necef'te, bombalı bir suikast sonucu cami çıkışında öldürüldü.
2005 - Katrina Kasırgası, Louisiana'dan Florida'ya kadar olan bölgede 1836 kişinin ölümüne ve 115 milyar dolar zarara neden oldu.
29 AĞUSTOS’TA DOĞANLAR
1915 - Ingrid Bergman, İsveçli sinema oyuncusu ve En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 1982)
1924 - Paul Henze, Amerikalı strateji uzmanı, tarih ve jeopolitik doktoru (ö. 2011)
1938 - Elliott Gould, Amerikalı oyuncu
1958 - Michael Jackson, Amerikalı müzisyen (ö. 2009)
1963 - Mehveş Emeç, Türk piyanist ve pedagog
1983 - Saadet Aksoy, Türk oyuncu
29 AĞUSTOS’TA ÖLENLER
1982 - Ingrid Bergman, İsveçli sinema oyuncusu ve En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (d. 1915)
1986 - Fatoş Balkır, Türk şarkıcı, tiyatro-sinema oyuncusu ve seslendirme sanatçısı (d. 1940)
1987 - Lee Marvin, Amerikalı oyuncu (d. 1924)
1996 - Aliye Rona, Türk sinema ve tiyatro oyuncusu (d. 1921)
2012 - Yurtsan Atakan, Türk gazeteci ve bilişim yazarı (d. 1963)
2014 - Tuncay Gürel, Türk oyuncu (d. 1939)
2016 - Vedat Türkali, Türk şair, yazar ve senarist (d. 1919)
2016 - Gene Wilder, Amerikalı oyuncu, film yönetmeni, senarist ve yazar (d. 1933)
Yorumlar
Yorum Gönder