Ekrem
(Güçsav) ağabey hep heyecanlıdır zaten de, bu sefer daha heyecanlı geliyordu
sesi. “Feyzi” dedi, “Bak ne buldum?”
“Ne
buldun abi?" dedim.
Coşkuyla
“Bir kupa buldum. Ama öyle böyle değil. Bu başka, bambaşka bir kupa” dedi.
Hayatı
sporla ve KSK ile geçmiş bir adam Ekrem Güçsav.
Hele
şimdi, KSK Spor Tarihi Müzesi’nin onun her şeyi.
Yıllar
öncesinden rahmetli Dr. Bülent Zeren ve onlara destek veren arkadaşları ile
berber başladıkları yoğun arayış ve çaba, nihayet sonuçlanmış ve geçen yıl müze
açılmıştı.
Bazen
yeni objeler bulunuyordu.
Bazen
de var olanlar arasında gözden kaçanların farkına varılıyordu.
Bu
kupa da öyleydi işte.
“Şimdi
fotoğrafını gönderiyorum. 1931 yılında Altay ile KSK arasındaki ping pong
karşılaşmasında verilmiş. Herkes iyice anlasın. Biz sadece futbol takımı
değiliz. Spor kulübüyüz” diyordu Ekrem abi.
Fotoğraf
geldi hemen.
Bakın
siz de, ne yazıyor üzerinde:
“KSK
– ALTAY
PİNG
PONG TORNOVASI
GALİBİNE
25 /
11 / 1931”
93
yıl önceden bugüne ulaşan ve KSK Müzesi’ndeki yerini bu kupa hem guru, hem gelecek
ilham versin bizlere.
KSK
bir spor kulübüdür.
Spor
kulübü olmanın yoluna da çocukları ve gençleri eğitmekle çıkılır. Sporun “mümkün
olan” her dalında alt yapı okulları kurmaktır ilk ve önemli adım.
Örnekse
futbolda milyon dolarların havada uçuştuğu, adına "düşler tiyatrosu" denilen bir dünyada; 3. Lig’de, hatta 2. Lig’de,
hatta 1. Lig’de, hatta Süper Lig’de şampiyon olmak kadar
anlamlı olabilir?
Galatasaray’ın
en büyük övüncü 2000 yılında UEFA kupasını kazanmaksa eğer ve hâlâ o başarının
yanına hiçbir Türk takımı yaklaşamadıysa, ciddi ciddi düşünmek gerekmez mi bazı
şeyleri.
Oysa
futbolda tüm gücünü ve imkanlarını alt yapıya verse KSK, yetiştirdiği sporcular
Liverpool’da, Real Madrid’te, İnter’de, Bayern Münih’te oynasa o kazanç ve
gurur bize yetmez mi?
Ve diğer yandan elbette, önemli
olan zeki, çevik ve ahlaklı nesiller yetiştirmek değil midir?
Yorumlar
Yorum Gönder