ÇOK SEVELİM ŞEHİRLERİMİZİ. KURDA KUŞA KAPTIRMAYALIM. GÖNÜL GÖZÜYLE BAKALIM, AYLİN HANIM’IN FOÇA’YA BAKTIĞI GİBİ
Toprak ekonomideki en önemli kaynaktır. Toprağın değerini insanların onu nasıl kullandığı ya da kullanacağı belirler. Toprak şehre yaklaştıkça değerlenir.
Her
şeyden önce imar planı daha yapılmadan nerde yapılacağını söyleyen hatırlı
dostlar edinilir. Bu dostlar genellikle siyaset kurumundandır.
Ucuz
arazi bu bilgiyi elde ettikten sonra bu bilgiye sahip olmayan satıcılardan
alınır.
Ardından
nazım imar planı yapılır. Değeri artar.
Sonra
uygulama imar planı yapılır. Arazi arsaya dönüşür. Değeri artar.
Devlet
yol, su, kanalizasyon, elektrik altyapılarını yapar. Değeri artar.
İmar
planında değişiklik yapılır arsanıza yapılacak inşaata izin verilen yükseklik
artırılır. Değeri artar.
Arsanız
inşaata dönüşür. Değeri artar.
İnşaat
konuta ya da işyerine dönüşür. Değeri artar.
Arazi
sahipleri ne kadar güçlü, hatırlı olursa şehrin gelişimini kendilerine doğru
çekerler. Bu şekilde şehir inşaat projelerinin yerlerine göre sekerek,
sıçrayarak yayılır. Altyapının maliyetini devlet arazi sahiplerinden değil, tüm
halkın ödediği vergilerden karşılar.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Program Direktörü Emre Koyuncu’nun bir yazısından özetlediğim bu satırlar, ülkenin çok yerinde yaşanan, yaşanmakta olan ve de maalesef yaşanacak “kent ile rant” arasındaki ilişkiyi gayet açık biçimde anlatıyor.
Hele
ki, o kent zaten değerliyse, rantın büyüklüğü de tadından yenmez hale geliyor!
Örnekse Foça.
Aman.
Şehirlerimizi kaptırmayalım kurda kuşa.
Çok sevelim her karışını, sımsıkı sarılalım dağına taşına.
Sevgili
dostum Sebahattin Karaca’nın hep dediği gibi:
“Bir
çift gözün görebileceği en güzel yerdir Foça.”
Foça’yı çok seven, güzelliğini gönül gözüyle gören Aylin Türksever Çökelez’in şu fotoğraflarına bakın hele…
Sevmek
zaten her şeyin başı.
İnsan nasıl kıyar sevdiğine?
Yorumlar
Yorum Gönder