RESMİNİ ÇİZDİĞİ HER ŞEYİN SAHİBİ OLAN ADAM

Picasso dünyadan göçeli, 51 yıl 1 gün oldu. Onu ölüm yıldönümünde anmak için 1 gün geciktim yani.

İster 151 yıl geçsin, ister 551 yıl…

Hiç önemi yok.

Yok çünkü…

John Berger’in 1965 yılında yazdığı “Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı” kitabında dediği gibidir durum:

“Picasso adı, kendi başbakanlarının adını dahi bilmeyen insanlar tarafından bilinir. İngiltere'de Picasso, Raphael'in İtalya'da olduğu kadar ünlüdür. Fransa'daysa Robespierre kadar. Ününün boyutları açısından Picasso'yla boy ölçüşebilecek tek sanatçı Charlie Chaplin'dir.” 

Picasso adının çevresinde oluşan efsaneyi de şöyle anlatıyor Berger:

“Picasso, kendisine hâlâ genç eşler bulabilen yaşlı bir adamdır. Picasso bir dahidir. Picasso çılgındır. Picasso yaşayan en büyük sanatçıdır. Picasso bir milyonerdir. Picasso komünisttir. Picasso'nun yapıtları saçmadır: Çocuk bile daha iyilerini yapabilir. Picasso bizi kandırıyor. Picasso bütün bu yaptıklarını bizlere yutturabiliyorsa, canına değsin! Picasso adının Avrupa'da yaptığı çağrışımlar bu türden şeylerdir. Görünürde bazı çelişkiler olması mümkündür hatta kaçınılmazdır. Çünkü mitolojik kişiliklere sıradan mantığın uygulanması şart değildir, uygulanmamalıdır da.”

 Berger, Picasso’nun zenginlik kronolijisini de çıkarmış:

“Galeri sahipleri onun yapıtlarını 1906 'da satın almaya başladılar. 1909'da, masada kendisine hizmet edecek kepli, önlüklü bir hizmetçi tuttu. 1912'de Provence'ta, badanalı bir duvarın üstüne resim çizdiğinde, tablolarını satan galeri sahibi duvarı söktürüp resmi hiç zedelenmeden Paris'e göndererek uzmanlarca tahta bir panel üzerine yeniden monte ettirmeye değer bulmuştu. 1919'da Picasso Paris'in en mutena semtlerinden birinde geniş bir kata taşındı. 1930'da ikinci ev olarak kendisine on yedinci yüzyıldan kalma Chateau de Boisgeloup'u satın aldı. Picasso, yirmi sekiz yaşından itibaren para sıkıntısından kurtuldu. Otuz sekiz yaşından itibaren zengindi.”

Ve şimdi dikkat:

“İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Picasso Fransa'nın güneyinde bir ev satın aldı ve buna karşılık bir natürmort verdi. Aslında Picasso şu anda para gereksinmesinin ötesine geçmiş durumda. Sahip olmak istediği her şeyi, o şeyin resmini çizerek elde edebilir. Burada gerçek, biraz Midas'ın fablına benziyor. Midas'ın dokunduğu her şey, altın oluyordu. Picasso da resmini çizdiği her şeyin sahibi…”

ARA GÜLER ANLATIYOR

Söz buraya gelmişken, Ara Güler’in benzer bir anısını aktarmam da gerekiyor:


"Ben sürekli fotoğraflarını çekiyordum. Bir ara bana, 'ben de senin resmini çizeyim' dedi. O sırada boş kağıt bulamadığım için odada elime geçen bir kitabı verdim ve o kitabın boş bir sayfasına, bana bakmadan resmimi çizmeye başladı. Bana, 'Sezar'a benziyorsun' dedi. Sonra, resmin çizildiği kitabın da antika olduğunu öğrendim. Tabii o sayfayı kitaptan kopartamadığım için çizimin röprodüksiyonunu yaptırdım ve odama astım. Bir gün kendisine çok sayıda çek getirildi ve hepsini tek tek imzaladı. Ben de merak ettim, 'neden bu kadar çek imzalıyor' diye sordum. Evin tüm harcamaları için çek imzalıyormuş ve çekleri alanlar da 'Picasso' imzası var diye çekleri bozmuyorlarmış..."


Picasso “küçük bir çocukken annem bana ‘Eğer asker olursan general olacaksın, rahip olursan Papalığa yükseleceksin’ demişti. Ama ben ressam oldum ve Picasso olarak kaldım” der.

Annesinin kurduğu hayallerin bile ötesine geçebilen çocuklara ne mutlu.


EN ÇOK TANINAN TABLOSU

Pablo Picasso tarafından 1937'de yapılan, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanyası'na ait 28 bombardıman uçağının 26 Nisan 1937'de İspanya'daki Guernica şehrini bombalamasını anlatan, 7,76 m eninde ve 3,49 m yüksekliğinde anıtsal tablodur.



 

Yorumlar