2024 yılın 12 Mayıs gününde, 17 Ekim 2011 gününü özlüyorum.
O
gün şöyle yazmışım:
Eskiden
sokaklar şu sloganla inlerdi:
“Zam,
zulüm, işkence... İşte bilmem ne!”
O
“bilmem ne” kısmını ben yazdım. Onun yerine iktidarda olan partinin adı
söylenirdi genellikle.
Bugüne
uyarlarsak, şöyle olacak demek:
“Zam,
zulüm, işkence... İşte akepe.”
Sebebi
ne olursa olsun, zam iyi bir şey değil elbet.
Yapanın
da, zamma muhatap olanın da canını yakar.
Telefona,
otomobile, içkiye ve sigaraya yapıla son zamlar da aynı etkiyi yarattı
muhakkak.
Hele
“gerekçe” olarak öne sürülen sebepler milletin asabını iyice bozdu.
Hiç
kimsenin bozmadıysa...
Benim
bozdu!
Dolayısıyla
herkes sıkı dursun...
Bugün
bozuk çalacağım.
* *
*
Misal,
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç zekâsına hiç yakışmayan bir cümle kurdu ki,
ettiği lafın modası az önce aktardığım slogandan çok daha önce geçmişti!
Dedi
ki:
“Zamlar
halkın sağlığı için.”
Beş
yaşındaki çocuk bunun üzerine der ki:
“Amca
sigaranın paketini bin lira, içkinin şişesini 100 bin lira neden yapmadınız
öyleyse?”
Çocuk
haklı.
Madem
konu sağlık meselesi, zıkkımın kökünü dipten kesin; olsun, bitsin!
* *
*
Öteki
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise zamma
bahane olarak “cari açığı önlemekten” dem vuruyor.
“Cari
açık” ha...
O ne
demek?
Sabah
Gazetesi yazarı Süleyman Yaşar “Cari açık nedir?” sorusuna tek cümle ile şu
yanıtı veriyor:
“Cari
açık bir ülkenin ürettiğinden fazla harcaması anlamına gelir.”
Bazı
ekonomistler gayet ağdalı bir dille ve kimsenin anlayamayacağı ifadelerle başka
şeyler söyleyebilir.
Örnekse,
adamın teki çıkıp, şöyle diyebilir:
“Düşen
üçgen formasyonu ile düşen takoz formasyonu, elliot dalga analizi uyarınca
mevduat munzam karşılıklarını olumsuz biçimde etkilemiş, kopus seviyesinde
senyoraj tehlikesi baş göstermiş ve monopsonu önlemek için bu zamlar
yapılmıştır.”
* *
*
Oysa
olan şu kadar basit:
“Bir
ülke kötü yönetiliyorsa, ürettiğinden fazla harcar. Dengeyi sağlamak için hakça
bir düzen kuramayan iktidarlar da da, dolaylı vergilere ha bire zam yapar.”
Ve bugünlerde, durum ne?
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Ocak 2009-Nisan 2024 tarihleri arasında
tüketici enflasyonu yüzde 1.271 oldu. Yani 2009’daki 200 TL satın alma gücü
bakımından artık 2.743 TL’ye karşılık geliyor.
Sözcü'nün
haberine göre, tedavüle girdiği 1 Ocak 2009’da 130.5 dolara karşılık gelen 200
TL ile döviz bürolarına gidildiğinde artık yalnızca 6.1 dolar alınabiliyor. 200
TL’nin alım gücü aynı dönemde 93.1 Euro’dan 5.7 Euro’ya düştü.
2009’un
Ocak ayında 45 litrelik bir arabanın deposu 126 lira 45 kuruşa doluyordu, 73
lira 55 kuruş ise vatandaşın cebinde kalıyordu.
Ancak
15 yılda benzinin litresinin 2.81 TL’den 42.64 TL’ye ulaşması ile en büyük
banknot artık 4.6 litre benzin almaya yetiyor.
2009’da
en büyük banknot ile kilogram fiyatı 16 TL olan dana etinden 12.5 kilogram
alınabiliyordu. Ancak et fiyatlarının 600 TL’ye dayanmasıyla artık yarım
kilogram et bile alınamıyor. Kuzu etinin fiyatı ise 15 yılda 13.9 liradan 702
liraya ulaştı.
Zeytinyağının
litre fiyatı ise aynı dönemde 11.1 liradan 394 TL’ye yükseldi. Beyaz peynirin
kilogram fiyatı 2009’da 10.8 TL iken bugün 567 TL’ye çıktı.
Adedi
24 kuruş olan yumurta bugün 5.49 TL’ye, litresi 1.8 TL olan sütün litre fiyatı
da 40 liraya ulaştı. Domatesin kilogram fiyatı 1.6 TL’den 39 TL’ye, patatesin
ise 75 kuruştan 35 TL’ye yükseldi.
Zeytinin
kilogram fiyatı da 8.9 TL iken 15 yılın sonunda 312 TL’ye, herkesin sofrasında
olan 200 gram ekmeğin fiyatı da 40 kuruştan 10 TL’ya yükseldi. Çayın kilogram
fiyatı da 11 TL’den 147 TL’ye ulaştı.
Beti
bereketi kalmayan 200 TL de, artık mazide kalmış hüzünlü bir hikaye.
Dalga
geçmek için “bozdur bozdur harca” derler ya hani, aynen öyle!
KUZEY
IŞIKLARI HOLLANDA’YI AYDINLATINCA…
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN
- Özer Sencar: “Ne CHP’nin beklenmeyen boyuttaki büyük zaferi, ne de AKP’nin şok edici hezimeti konusunda geleceğe yönelik iddialı söylemlerde bulunanlar dikkatli olmalılar.”
KİM BİLİR?!
Eski
bakanlardan Gürcan Dağdaş yazmış:
"Kamuda,
Tasarruf paketini açıklayacaklarmış…
Kamu
dedikleri ne ola ki❓
Diyanet
işleri başkanının, 6 makam arabası mı❓
Cumhurbaşkanının,
12 uçağı mı❓
1001
odalı saray mı❓
5
maaşlı bürokratlar mı❓
Vergi
aflarıyla semirmeye devam eden eş dost mu❓
Geçiş
garantili yolların, müteahhitleri mi❓
Kamu
bankalarının boş kasaları mı❓
Buharlaşmış
krediler mi❓
Yağmalanan
topraklar mı❓
Mültecilere
harcanan 100 milyar dolar mı❓
Merkez
bankasından söğüşlenen, 128 milyar dolar mı❓
Kim❓ kim❓kim❓"
PETERSBURG'TA
KAZA
- Rusya'nın St. Petersburg kentinde kontrolde çıkan bir araç köprüden nehre düştü... Kaza nedeniyle 3 kişinin hayatını kaybettiği, 6 kişinin de yaralandığı bildirildi.
DİĞER
12 NİSAN’LAR…
- 1979 - TÜSİAD, gazetelere "Gerçekçi Çıkış Yolu" başlıklı, Ecevit Hükûmeti'ni eleştiren tam sayfa ilan verdi.
- 1992 - Nelson Mandela, Uluslararası Atatürk Barış Ödülü'nü insan hakları aksatımları nedeniyle geri çevirdi.
- 1994 - Kayıp olan Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, başına iki kurşun sıkılmış halde ölü bulundu.
- 1998 - Silahlı saldırıya uğrayan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal, ağır yaralandı.
- 2008 - Çin'de Siçuan depremi: Yaklaşık 70.000 kişi öldü.
12
NİSAN’DA DOĞANLAR…
- 1820 - Florence Nightingale, İngiliz hemşire ve hastane reformcusu (ö. 1910)
- 1935 - Hüseyin Alp, Türk basketbolcu (ö. 1983)
- 1974 - Tolga Çevik, Türk komedyen ve oyuncu
- 1977 - Onur Saylak, Türk oyuncu ve yönetmen
- 1981 - Rami Malek, Amerikalı oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü sahibi
12
NİSAN’DA ÖLENLER…
- 2001 - Didi, Brezilyalı futbolcu (d. 1928)
- 2005 - Ömer Kavur, Türk film yönetmeni (d. 1944)
- 2020 - Michel Piccoli, Fransız sinema oyuncusu (d. 1925)
Yorumlar
Yorum Gönder