CİHAN PEHLİVANI KOCA YUSUF’UN MEZARINI BULUP, TÜRKİYE’YE GETİRMEK İÇİN BİR KOMİSYON KURULMUŞTU. NE OLDU?! / günlerden 4 temmuz
Sunay Akın “Önce Çocuklar Ve Kadınlar” kitabındaki “Okyanusa Yenilen Güreşçi” bölümüne şu cümleyle başlar:
“Bir dergide gördüğüm resim hiç gitmezdi gözümün önünden. O resimde, babam gibi dev cüsseli bir adamın, tutunduğu sandalı devirmesinden korkanlar tarafından, baltayla elleri kesiliyordu.”
Sonra devam eder:
1895
yılında Paris'e giden Koca Yusuf, Fransa birincisi ve dünya şampiyonunu yenmeyi
başarır. Geri döndüğünde, doğduğu yer olan Şumnu yakınlarındaki Karali Köyü'ne
bir ev yaptırır. O yıllarda en çok sevilen sporlar sıralamasında başı güreş
çekmektedir. Organizatörler peşini bırakmazlar Koca Yusuf'un. Üç yıl sonra
yeniden Avrupa yollarına düşen güreşçi karşılaştığı tüm rakiplerinin sırtını
yere yapıştırır. Üstelik bu güreşler Koca Kusuf'un yeni öğrendiği grekoromen
dalında yapılır.
Ünü
okyanusu aşan Koca Yusuf, Amerika'dan gelen teklifi kabul eder ve uzun bir
yolculuğun ardından Yeni Dünya'yla tanışır. Burada güreşler serbest dalda
yapıldığı için karşılaşmaları zorlanmadan kazanır. Son rakibi ise Amerika şampiyonudur.
Beklenen
gün geldiğinde güreşin yapılacağı alanın etrafında izdiham yaşanır. Ringin
önüne yerleştirilen orkestra çaldığı parçalarla iyice coşturur kalabalığı. Ama davul
patlar ve kullanılamaz hale gelir. Güreş ise çoktan bitmiştir. Çünkü Koca
Yusuf, büyük laflar eden Amerika şampiyonunu tuttuğu gibi havaya kaldırmış ve
davulun içine doğru fırlatmıştır.
Yorgun
güreşçiyi ülkesine taşıyan "La Bourgogne" adlı gemi, 4 Temmuz
1898'de, Halifax'ın 180 mil doğusunda sis içerisinde yol alırken, kireç yüklü
bir yelkenliyle çarpışır.
Hürriyet
gazetesinin 1970'li yıllarda okurlarına verdiği 100 Ünlü Türk adlı kitapta,
çocukluğunda danalarla boğuşarak güreşe başladığı yazılan Koca Yusuf'un son
anları şöyle anlatılır:
"Denize
dökülenler filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı. Koca Yusuf da
can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı. Filikada bulunanlar onun heybetli
vücuduyla sandalı devirmesinden korktular. Önce yüzüne, kafasına kürekle
vurmayı denediler. Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya
kilitlenmişti. Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının
üzerine iniyordu. Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet
vermişti. İçlerinden canavar ruhlu
birisi,
filika içinde bulunan ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı
gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rasgele indirmeye başladı.
Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu
Atlantik Okyanusu'nun derinliklerine doğru gömülüp gitti ... "
Atlas
Okyanusu Koca Yusuf'un mezarı sanılırken, yazar Murat Sertoğlu'nun eline, 1964
yılında, Amerika'da yayımlanan Wrestling adlı dergi geçer. Koca Yusuf'un
anlatıldığı sayfalarda gemi kazasıyla ilgili bölüm oldukça şaşırtıcıdır:
"Gemi battıktan bir süre sonra oralardaki küçük adalardan birinin kıyısına
yirmi ceset vurmuş. Cesetlerin kazaya uğrayan vapurun yolcularına ait oldukları
anlaşılmış. Hemen hemen hiçbirinin kimliği tespit edilememiş.
Cesetlerden
biri pek heybetli imiş. Üzerindeki kılıktan hangi milletten olduğunu köy papazı
bile anlayamamış. Yalnız belinin çok uzun bir kuşakla sarılı olduğu görülmüş.
Bu ceset de öbürleriyle birlikte kilisenin mezarlığına defnedilmiş."
Çocukken
gördüğüm resim doğru muydu? Koca Yusuf'un sandala tutunduğu elleri baltayla
kesilmiş olsaydı, boyunun bosunun, ten renginin ve hatta belindeki kuşağın bile
tarif edildiği yazıda, elsiz olduğu da yer almaz mıydı?
Bu
soruların yanıtı Atlas Okyanusu'nda yatıyor. Belki de, Asor Adaları'nın birindeki
kilise mezarlığında!
Koca Yusuf’u araştırırken 2020 yılında Güreş Federasyonu Başkanı olan Musa Aydın’ın bir açıklamasını gördüm.
Demiş
ki:
“Koca
Yusuf’un mezarının Portekiz’in Azor Adaları’nda bir kilisenin bahçesinde olduğu
iddiasında bulunuldu. Eğer doğruluğu tespit edilirse Gençlik ve Spor Bakanımız
Sayın Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın yardım ve destekleriyle Koca Yusuf’un naaşını hak ettiği yere, yani
ülkemize getirmek istiyoruz.”
Hatta
kimi haberlerde komisyonun “Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlu’nun önderliğinde” kurulduğu belirtilmişti.
Kasapoğlu
şimdi bakan değil ama İzmir Milletvekili.
Soralım
kendisine:
“Bir gelişme oldu mu sayın Kasapoğlu, var mı
Koca Yusuf’tan bir haber?”
DİĞER
4 TEMMUZ’LAR
- 1776 - Amerikan Bağımsızlık Bildirisi; Amerikan Kongresi, Büyük Britanya'dan bağımsızlığını ilan etti. ABD'nin kuruluş günü olarak kutlanmaktadır.
- 1865 - Lewis Carroll'un Alis Harikalar Diyarında adlı romanı yayımlandı.
- 1898 - Pehlivan Koca Yusuf, ABD dönüşünde, 'La Burgogne' adlı geminin Atlas Okyanusu'nda batması sonucu öldü.
- 1918 - Bolşevikler, Rus Çarı II. Nikolas'ı ve ailesini öldürdüler.
- 1932 - İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, otomobiliyle Ankara'dan İstanbul'a giden ilk kişi oldu.
- 1932 - Amerikalı gangster Al Capone, 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- 1934 - Macar fizikçi Leo Szilard, ileride atom bombasının yapımında kullanılacak olan 'zincirleme reaksiyon' modelinin patentini aldı.
- 1997 - NASA'nın gönderdiği "Pathfinder" adlı araştırma robotu, Mars'ın yüzeyine indi.
- 1997 - Ankara 1 Numaralı DGM'de görülen "Sivas Katliamı" davasında Savcı, 38 sanık için idam istedi.
- 2007 - Şarkıcı ve oyuncu Barış Akarsu, geçirdiği trafik kazasında ağır yaralandı ve 5 gün komada kalıp öldü.
- 2012 - Tanrı parçacığı keşfedildi.
- 2019 - ABD'nin Kaliforniya eyaletinde 7,1 şiddetinde deprem meydana geldi. Yangınlara ve bina hasarlarına sebep olan depremde can kaybı olmadı.
4
TEMMUZ’DA DOĞANLAR
- 1927 - Gina Lollobrigida, İtalyan sinema oyuncusu (ö. 2023)
- 1927 - Neil Simon, Amerikalı oyun yazarı (ö. 2018)
- 1931 - Stephen Boyd, Kuzey İrlanda doğumlu İngiliz aktör (ö. 1977)
4
TEMMUZ’DA ÖLENLER
- 1546 - Barbaros Hayreddin Paşa, Osmanlı denizcisi ve Kaptan-ı derya (d. 1478)
- 1934 - Marie Curie, Polonya asıllı Fransız kimyager ve Nobel Fizik Ödülü, Nobel Kimya Ödülü sahibi (d. 1867)
- 1999 - Sevim Tuna, Türk ses sanatçısı (d. 1934)
- 2003 - Barry White, Amerikalı şarkıcı (d. 1944)
- 2003 - Tomris Uyar, Türk öykü yazarı ve çevirmen (d. 1941)
- 2003 - Ahmet Orhan Arda, Türk yüksek mimar ve Anıtkabir mimarlarından (d. 1911)
- 2017 - Hakan Balamir, Türk sinema oyuncusu (d. 1945)
Yorumlar
Yorum Gönder