Dilruba
nasıl atıldıysa cezaevine, öyle bırakıldı veya kapı önüne kondu ya da en
doğrusu, kovuldu!
Yaşanan
baştan aşağıya hukuksuzluktu.
Keyfi
yönetimin, yeni bir fotoğrafı servis edildi böylece dünyaya.
Dilruba'nın
annesi Aysel Kayserilioğlu anlatıyor:
“Bırakılacağından
haberimiz yoktu. Ne avukatımızın ne de bizim, kimsenin bilgisi yoktu. Yine
usulsüzce oldu. Gece yarısı salmışlar. Telefon yok, bir şey yok çocuğumun
elinde, bize ulaşamıyor falan. Bir şekilde ulaştı. Bir şekilde arkadaşlarını
yolladım ve geldi.
Çocuğumu
gördüğüm için çok mutluyum, ama ben yalnız ve dul bir kadınım. O saatte
çocuğumun salıverilmesi ve ne avukata ne de bana haber verilmemesi beni üzdü.
Cezaevinin
dışına bırakmışlar, telefon yok, hiçbir şekilde ulaşamıyor. Yanından biri geçiyormuş,
ondan Allah razı olsun, telefonunu alıp ‘Anne, beni saldılar. Acilen bana
birini yolla’ dedi. Hemen arkadaşlarına ulaştım, onlar o saatte gidip çocuğumu
aldılar. Eline bir çöp torbası vermişler, ‘Eşyalarını oraya koy’ demişler.
Haber verseler en azından bavulla giderdik, çocuğumuzu toplardık. O torbayla, o
şekilde geldi çocuğum.”
Neden
ki?
Bülent
Mumay’ın yazdıkları, bence de akla en yakın gelen ihtimal:
“Korkuyorlar.
Tutukladıkları insanlardan bile korkuyorlar. Susturabileceklerini sandıkları
insanların cesurca daha fazla büyümesi, ödlerini koparıyor. 12 Ağustos’ta
tutukladıkları Dilruba’yı defalarca yapılan itirazlara rağmen salmadılar,
duruşmasına 3 gün kala serbest bırakmak zorunda kalıyorlar. Biliyorlar ki salı
günkü duruşmada zaten serbest kalacak ve o mahkemenin önünde toplanan
insanlarla birlikte daha da büyüyecek.”
Ve @dilrubakys35
özgür kalışının ilk saatlerinden itibaren, bir Cumhuriyet kadını olduğunu, dik
duruşundan zerre kadar ödün vermediğini tekrar tekrar kanıtlayan mesajlarla ses
ve umut verdi Türkiye’ye:
- Mustafa Kemal Atatürk’ün evladı olmaktan, doğruları bağıra bağıra söylemekten gurur duyuyorum. Atatürk’ün çocukları asla korkmaz! #30AgustosZaferBayramı günü tahliye olduğum için de ayrı bir sevinçliyim.
- Her şeyin karartılmaya, susturulmaya çalışıldığı bu günlerde hepimiz birer ateş böceği olduk. Kabuğumuzdan yayılan ışık Atatürk’ün bıraktığı aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’ni bize geri getirecek. Ne kadar kalabalığız gördünüz değil mi?
NE
MUTLU ONA.
NE
MUTLU BİZE.
DİĞER
30 AĞUSTOS’LAR
- 1918 - Bolşevik lider Vladimir Lenin'e suikast girişimi gerçekleşti. Lenin, ağır yaralanmasına rağmen suikastten sağ kurtulmayı başardı.
- 1922 - Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat yönettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi, Türk Ordusu'nun kesin zaferiyle sonuçlandı.
- 1924 - Türkiye İş Bankası, ilk işlemini yaparak faaliyetlerine başladı. Bankanın kuruluş sermayesi 1 milyon liraydı.
- 1937 - Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'e, 1935'te girdiği Eskişehir Hava Mektebi'nde, "Tayyareci Diploması" verildi.
- 1937 - Van Gölü'nde ilk vapur seferi yapıldı.
- 1971 - İstanbul Televizyonu deneme yayınlarına başladı.
- 1981 - İran Devlet Başkanı Muhammed Ali Recai ve Başbakan Muhammed Cevad Bahomar bombalı saldırı sonucu öldürüldü.
- 1988 - Irak Ordusu'ndan kaçan binlerce Kürt Türkiye sınırına yığıldı. Hükûmet, sınırları açmaya karar verdi ve Kürtler Hakkâri'nin Çukurca ve Uludere ilçelerine sığındı.
- 2021 - ABD başkanı Joe Biden'nın orduyu Afganistan'dan çekmesi üzerine, 20 yıl sürmüş olan Afganistan Savaşı sona erdi.
30
AĞUSTOS’TA DOĞANLAR
- 1940 - Suna Keskin, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu
- 1942 - Zafer Ergin, Türk tiyatro oyuncusu
- 1961 - Zafer Algöz, Türk sinema ve dizi oyuncusu
30
AĞUSTOS’TA ÖLENLER
- 1979 - Jean Seberg, Amerikalı oyuncu (d. 1938)
- 1988 - Eren Eyüboğlu, Türk ressam (d. 1907)
- 2000 - Gürdal Tosun, Türk tiyatro sanatçısı (d. 1967)
- 2003 - Charles Bronson Amerikalı aktör (d. 1921)
- 2006 - Glenn Ford, Amerikalı aktör (d. 1916)
- 2006 - Necip Mahfuz, Mısırlı yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1911)
- 2022 - Mihail Gorbaçov, Sovyet politikacı, Devlet Başkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi (d. 1931)
Yorumlar
Yorum Gönder