YILLAR GEÇSE DE, RECEP YAZICIOĞLU UNUTULMAZ / günlerden 8 eylül

 


Hüzünlü olduğu kadar, farklı bir gün, bugün.

Ülkeye gelmiş geçmiş “en farklı” yöneticilerin başında gelen, aradan 23 yıl geçmesine karşın namı değerinden hiçbir şey yitirmeyen, gerçekten “Sıradışı Bir Vali” olan Recep Yazıcıoğlu’nun aramızdan uçup gittiği gün, bugün.

Yine bugün, babasının ilk valilik yaptığı şehir olan Tokat’ın Belediye Başkanı, oğlu Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, şöyle anıyor onu:

Halkı küçümsemeden kabul etti, kimseye yüz çevirmedi ve böbürlenmedi. Tevazu ile içtenlikle yönetti. Bu içtenliği O’nu halkın gözünde yüceltti. Köylüyle, işçiyle, memurla empati yaptı. Çocuklarla, öğrencilerle duygusal bağ kurdu. Sıkıntılı olan herkesi dinledi ve onları anlamaya çalıştı. Tüm bunlara yaparken disiplin içerisinde devlet aklı ile hareket etti. Diğer valilere, diğer yöneticilere ilham kaynağı oldu.

Oğul Yazıcıoğlu’nun dediklerini, 11 Ekim 1990 tarihli Yeni Asır’da yazmıştım.

O yazı, “Sıradışı Bir Vali” adlı kitapta yer alan birkaç yazımdan biri aynı zamanda.

Ve ben de değerli, sevgili, unutulmaz dostumu, bu yazıyı paylaşarak anıyorum.

Huzur içinde olsun.


FARKLI BİR VALİ

Göreve başladığı ilk günlerde, halkın, Aydın’ın yeni Valisi Recep Yazıcıoğlu hakkında "neler düşündüğünü" saptamaya çalışmıştım. İnsanlar biraz ürkekti. Ama daha çok, büyük bir merak vardı içlerinde.

Eh, ne de olsa, Yazıcıoğlu'nun adı 4. Murad'a çıkmıştı. Acaba gerçekten astığı astık, kestiği kestik birisi miydi?

Ve aradan 14 ay geçti.

Yazıcıoğlu'na o günleri anımsatıp, sözü, "şu geçen 14 ayda kaç kişiyi kesip, kaç kişiyi astınız?" demeye getirdim.

Bu tür muhabbetlerde Yazıcıoğlu kahkahalarla gülüyor hep.

Aslında çoğu mantıklı bir temele dayanan, fakat hemen hepsi

çok sivri ve alışılmamış olduğu için yadırganan çıkışlarının kendisine kazandırdığı sansasyonel şöhreti umursamaz bir tavırla şöyle diyor:

"Beni elinde palayla dolaşır sananlar, herhalde mahcup oldu..."

Vali Yazıcıoğlu'na birlikte çarşı-pazar dolaşmayı, halkın içine karışmayı önerdim. Hemen kabul etti. Zaten makam otomobiliyle dolaşmayı pek sevmiyor. Hele aracın önünde sallanan forsa fena halde kafasını takmış, "Yakında tepem atacak, o forsu kaldıracağım" diyor.

Dün böyle bir gezinti yaptık işte. Makam araçsız ve forssuz bir şekilde Vilayet Konağı'ndan çıkıp. Aydın çarşısında bir süre dolaştık.

Ama "dostlar alışverişti görsün" türünden bir gezinti değildi bu.

Çünkü hem dolaşıyor, hem de Yazıcıoğlu'nun açtığı kampanyalardan birine yardım topluyorduk.

Sözün burasında, Aydın Valisi'nin en önemli özelliğini vurgulamak gerekiyor. Onun dünyaya bakışında, "paylaşma, dayanışma, yardımlaşma" gibi kavramlar büyük ağırlık taşımakta.

Bütün sorunları "halkın katılımıyla" aşmaya çalışmak, onun yaşam felsefesi.

Ve Yazıcıoğlu'nun bulunduğu konum, devlet bürokrasisinin temel dişlilerinden biri olmasına karşın, o her tavrıyla "bürokrasi denen tek dişi kalmış canavarı" yok etmenin çabasını harcıyor.

Bir ara, "Aydın Belediye Başkanı Cevat Aldemir'le aranız nasıl?" diye sormuştum. "Çok iyi" deyip, ekledi:

"O da benim kafada. Biz önce işe başlarız, istim arkadan gelir..."

LAF DEĞİL İŞ

Şimdi bir soru:

"Türkiye'nin en önemli iki sorunu nedir?"

Bu soruyu yüz kişiye sorsak, herhalde herkesten aynı yanıtı alırız:

"Eğitim ve sağlık..."

Fakat Recep Yazıcıoğlu'na bu soruyu sorma ihtiyacını duymadım. Çünkü onun böyle bir soruya "lafla" yanıt vermesine gerek yok. Çünkü o her gün, her dakika, "Nasıl bir derslik fazla yapabiliriz, yatak sayısını nasıl arttırabiliriz" gibi sorulara yanıt arıyor zaten.

Aramakla da yetinmiyor, ne yapıp-edip, gereken yanıtları buluyor.

Bulduğu ise Aydın il ve ilçelerindeki okul bahçelerinde, yükselen yeni binalardan, peşi sıra temeli atılan veya hizmete açılan sağlık ve eğitim hizmetlerine yardımcı olmaları gerektiğini anlattı.

Gündemde "Karyola Kampanyası" vardı şimdi.

Yılbaşında hizmete girecek yeni Aydın Devlet Hastanesi için 400 karyolaya ihtiyaç duyuluyor. Eski binalarda bulunan ve yenilenmesi gereken 250 karyola ile sayı 650'ye ulaşıyor.

Ve bir karyolanın maliyeti bir milyon lira olduğu için, toplam 650 milyon lira verecek 650 kişi arıyordu Yazıcıoğlu...

Sonra Aydın Devlet Hastanesine gittik. Bir yanda yeni binadaki çalışmalar sürüyordu, diğer yanda eski binalar hızla onarılıyordu. Türkiye'de ilk kez bir devlet hastanesi tam bilgisayar sistemine geçecek. Bunun Aydın'da gerçekleşecek olması, herhalde bir tesadüf değil.

Yazıcıoğlu, hızlı çalışma temposuna ayak uyduracak insanları seçmekte de çok başarılı anlaşılan. Bunun en somut örneği ise, Aydın Devlet Hastanesi'nin başına getirdiği kişiden belli.

Hastanenin başhekimi Doktor Sema Pişkinsüt, yetenekli, çalışkan, genç ve güzel bir hanım ve Vali Yazıcıoğlu ondan söz ederken, "Bunca işi 24 saate nasıl sığdırıyor, anlayamıyorum" diyor.

REKORA DOĞRU

Dün ayrıca Yazıcıoğlu'nun 1964 yılında mezun olduğu Aydın Lisesi'ne de gittik. Bahçede inşaatı devam eden yeni bina, biraz ağır-aksak ilerliyormuş. Okul müdürü, müteahhiti değiştireceklerini söyledi.

O sırada öğrenciler dersteydi. Yazıcıoğlu bir kapıyı açıp içeri girdi. Bana, "Aydın'daki öğrenciler, benim benzer nutuklarıma alışıktır" deyip, öğrencilere döndü. Çocuklardan otobüse binmemelerini istedi. Yürümeleri hem kendi sağlıkları için yararlı olacaktı, hem de tasarruf ettikleri parayı okuldaki yeni binanın inşaatına verirlerse, yaşamları boyunca gurur duyacakları bir eserin tamamlanmasına katkı sağlayacaklardı.

İşte böyle... Bir ipek böceğinin kozasını ördüğü gibi, Recep

Yazıcıoğlu da her kapıyı çalarak, halkı olayın içine katmaya

çalışıyor.

Geçmiş yıllarda ortalama 40 derslik yapılırmış Aydın'da... Yazıcıoğlu'nun hedefi 450 derslik yapmak. Ve galiba yapacak da...

Aslında onun düşünce sisteminde, halkın katılımını sağlamak, sadece bu tür olaylarda kısıtlı değil. Yazıcıoğlu, ısrar ve inatla yerel yönetimlerin güçlenmesini, yetki ve sorumlulukların "şehir parlamentolarına" verilmesini savunuyor. Diyor ki:

"2000 yıl önce insanlar Aydın'da bin-binbeşyüz kişilik yerel meclisler kurmuşlar ve bu büyük uygarlığı yaratmışlar. Örneğin bu Cuma günü, Aydın'daki 11 önemli tarihi merkezden biri olan Afrodisias'da, Sayın Cumhurbaşkanı'nın önünde törenimiz var. Fırsat bu fırsat, düşüncelerimi Sayın Cumhurbaşkanı'nın önünde tekrarlayacağım..."

Yazıcıoğlu'na sordum:

"Sizin, 'merkezi otoritenin yerel yönetimlere kaydırılması' şeklindeki önerinize ve diğer görüşlerinize Cumhurbaşkanı ne diyor?"

Yanıtı şöyle oldu:

"Beni en iyi anlayan kişilerden biri Sayın Cumhurbaşkanı... Aksi halde yerimde oturamazdım..."

 

VE HATIRLAYALIM…

Hayatı hem bir diziye hem de bir filme konu edilen kaç kişi var ki Türkiye’de? Ve ne hoş… İkisinde de Recep Yazıcoğlu’nu canlandıran sanatçı Erdal Beşikçioğlu olmuş.

 



 

DİĞER 8 EYLÜL’LER

  • 1636 - Harvard Koleji Amerika Birleşik Devletleri'nde kuruldu.
  • 1888 - İngiliz futbol liginde ilk maç oynandı.
  • 1900 - Teksas'ın Galveston şehrinde şiddetli kasırga: yaklaşık 8000 kişi öldü.
  • 1934 - SS Morro Castle isimli bir yolcu gemisi, New Jersey açıklarında yandı; 137 kişi öldü.
  • 1952 - Ernest Hemingway'in İhtiyar Adam ve Deniz adlı romanı basıldı.
  • 2009 - Trakya'da sel felaketinde 31 kişi öldü.
  • 2022 - III. Charles, annesi II. Elizabeth'in ölümü üzerine Birleşik Krallık kralı oldu.

 

8 EYLÜL’DE DOĞANLAR

  • 1881 - Refik Saydam, Türk hekim ve siyasetçi (Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. Başbakanı ve 2. Sağlık Bakanı) (ö. 1942)
  • 1925 - Peter Sellers, İngiliz aktör ve komedyen (ö. 1980)
  • 1932 - Müşfik Kenter, Türk tiyatrocu, dizi ve sinema oyuncusu ve seslendirme sanatçısı (ö. 2012)
  • 1946 - Aziz Sancar, Türk doktor, akademisyen, biyokimyager, moleküler biyolog ve Nobel Kimya Ödülü sahibi

 

8 EYLÜL’DE ÖLENLER

  • 2003 - Recep Yazıcıoğlu, Türk kaymakam ve vali (d. 1948)
  • 2017 - Onur Şenli, Türk şair ve söz yazarı (d. 1940)
  • 2022 - II. Elizabeth, Birleşik Krallık Kraliçesi (d. 1926)

Yorumlar